30 Eylül 2010 Perşembe

Vimeo da Engellendi...

Vatana ve millete hayırlı uğurlu olsun. Youtube, Google Services derken en nihayetinde Vimeo da sansürlendi. E zaten geçenlerde saçları yalanmış izlenimi veren HaberTürk'teki şişman adam da, internet için sansür heyeti istemişti. Ama ben hala müstehaktır diyorum. Özgürlük ve demokrasi nidaları atanlara selam, diktaya devam..

Hepinizden iğreniyorum ve utanıyorum.

"Eksik Eklenti Kurulamadı" Hatası

Merhaba herkese,

Dün gece başlıktaki hata ile ilgili bir posta aldım. Şöyle diyordu:"Ben bir firefox kullanıcısıyım. Video izlemek istiyorum ancak eksik eklentileri kur(install missing plugins) uyarısı alıyorum. Oraya girdiğimde ise eksik eklenti bulunamadı diyor. Ne yapmam lazım?".

Normal şartlarda, eksik eklenti kurulumu uyarısı geldiğinde, kur tuşuna bastığınızda kurulum başlar. Ancak videoda bu hata gelmesi zaten bize bir ipucu verir. Arkadaşın aldığı hatanın sebebi, videoların youtube tabanlı olmasıdır (veyahut o teknolojiyi kullanması). Dolayısıyla böyle alakasız bir uyarı almış.. Güncel DNS numaraları girerseniz, bu hatadan kurtulursunuz..

Sonra görüşürüz..

22 Eylül 2010 Çarşamba

Yazıklar Olsun Böyle Kulübe

Star Tv Spor Müdürü Ertem Şener'in bir sosyal paylaşım sitesinde yazdıkları yürekleri dağladı.

16 yaşında ilik kanseri bir Galatasaray taraftarı olan Ataberk Eren, son arzusunu göremeden bugün hayata gözlerini yumdu.

Ertem Şener aracılığı ile evlatlarının son arzusunu yerine getirmeye çalışan Eren ailesinin son isteği, Galatasaray'lı bir futbolcunun Ataberk'i ziyarete gelmesi veya en azından bir forma göndermesiydi. Ancak Ertem Şener'in Galatasaray İletişim Komitesinden Hakan Şükür'e kadar bir çok girişimi sonuçsuz kaldı.

Bu olayda Galatasaray cephesinin ilgisiz kalması taraftarlarda üzüntü yaratırken, Beşiktaş'lı taraftarların hafta sonu oynanacak Beşiktaş - Antalyaspor mücadesi öncesinde tribünlerde, sarı-kırmızı renkler ile "MEKANIN CENNET OLSUN ATABERK EREN" yazılı bir pankart açmayı planladıkları öğrenildi.

İşte noktasına, vigülüne dokunmadan bugün Ertem Şener'in sosyal paylaşım sitesinde yazdıkları:

"çok önemli bir duyurudur !!! 20 gün önce 16 yaşında ilik kanseri koyu bir gs taraftarı için GS kulübüne yalvardım adeta nolur hastaneye 2-3 futbolcu götrelim olmadı bi forma gönderin dedim.çıt çıkmadı.hakan şüküre yalvardım mesaja dönmedi 16 yaşındaki galatasaraylı çocuk öldü biraz önce, teşekkürler GALATASARAY teşekkürler HAKAN ŞÜKÜR!!!!!!!

ölen 16 yaşındaki ilik kanseri çocuk ile ilgli az önce gelen haber iyce bitirdi beni hani galatasaray'dan biri gelcekti ertem abi söz demşti

Beşiktaş tribünlerinde ve galatasaray tribünlerinden yetkili arkadaşlara sesleniyorum lütfen bu hafta bir pankart yönetimin ve duyarlı !!futbolcuların yapamadıgını sizler yapın lütfen pankart 'MEKANIN CENNET OLSUN ATABERK EREN'lütfen ya lütfen onların yapamadığını Beşiktaşın ve galatasarayın duyarlı trübünleri hadi sizler yapın nolur..herkese tşk ederim."
*****************************************

Böyle kulüp olmaz olsun.. Benzer bir yazı da Erdem Ulus'tan..
*****************************************

16 yaşında bir Galatasaray’lı

Yavru Aslan veya Aslan yavrusu

Sizin yavru Kartalınız, bizim Kartal Yavrumuz gibi.

Henüz 16 yaşında,

Aslan gibi.

Sapsarı kıpkırmızı

Öldü!

İlik kanseri ama aslan gibi.

Gitti!

Ataberk Eren adı da.

Öldü!

Ölmekten değilmiş korkusu,

Son arzusunu göremeden gitti.

Son arzusunu göremediğini hepimiz kulaklarımızla gördük.

Öldük.

Yoğun bakımda ablası aramış bizim Ertem Şener’i

Yalvarmış.

Biz ulaşamayız siz ulaşırsınız,

Aslan gibi gelsin biri.

Bir futbolcu gelsin Aslan gibi.

Ne olursun gelsin.

Azrail'den önce gelsin...

Gelmedi.

16 yaşında bir Aslan yavrusu

Gitti.

Seni sevmeyen ölsün diye diye.

Gitti.

Biz gittiğinde aldık haberi

İliklerimiz kesildi.

Biz de gittik yokuz şimdi.

Bu gidişi tarih yazar.

Vefasızsın Galatasaray

*********************************


Sempatik Hakan'mış, Büyük Kulüp'müş... Gözümde zerre kadar değeriniz kalmadı, maskeleriniz düştü mü ne..


20 Eylül 2010 Pazartesi

İstanbul, İstikamet Cephen..

Akşam akşam hiç üşenmeyip weblog'u açıp da kayıt giriyorsam, bu size yazacağım konu hakkında nasıl dolu olduğumu gösterir. Eleştireceğim sadece, boşverin eleştiriyi, yakınacağım direkt!

Koca bir ilde, yolda yürümeyi bilmeyen bu kadar zeka geriliğinden muzdarip mağdurlar olduğunu tahmin etmezdim. Yok abi yok, bilmiyorlar ya ciddi ciddi.. Zaten direklerden, alakasız ağaçlardan iyice sıkışan daracık kaldırımlar, bir de yola yayılıp da yürüyen kağnılarla hiç çekilmiyor. Zaten yol dar, yolun kenarından yürüyün be. :@ Aileler yürüyor, maşallah, mehter takımı gibi.. Arkadan biri gelir, karşıdan biri gelir, nerdeeee... Onu düşünmüyorlar ki, illa izin isteyeceksin geçmek için.. O da suç işlemişsin gibi angutça bakar suratına. Az kalsın unutuyordum, bir de çifte kumrular var tabi... Lan anladık, kopamıyorsun, bıırakmıyorsun elini/kolunu, ama karşıdan biri gelince az toparlanın be! 3 kişi geçemiyor kaldırımdan, kumrularımız hiç istiflerini bile bozmuyorlar. İlla omzu geçireceksin, kendilerine gelsinler.
Bir de kaldırımsız yollar var tabi. Olay basit, bize yakın şeritten gelen araca yüzü dönük olan dışarıdan yürür. ama amcamlar bunu bile idrak edemiyorlar... Şimdi birşey derdim de, neyse...

Bu kaydı girmemin tek sebebi bu işte.. Vallahi de billahi de.. O denli uyuz oldum. Halbuki kural basit. Walking on the street-for dummies diye bir kitap çıkaracağım yakında. :)

Sonra görüşürüz..

19 Eylül 2010 Pazar

Binary Search Tree(İkili Arama Ağacı)

Merhaba arkadaşlar,

Bugün de Binary Search Tree konusuna değineceğiz. Bu teknik diğerlerinden iyi mi derseniz, pek öyle olduğunu söyleyemem ancak bu teknikteki önemli nokta verilerin geliş sırasıdır. Hemen örnekleyelim.

a)5,6,1,7,3,2 şeklinde veriler gelmiş olsun.
b)5,6,2,7,3,1 şeklinde veriler gelmiş olsun.



Yukarıdaki şekle bakalım. a şıkkında, önce 5 geldi. Ardından 6 geliyor. 6>5 olduğundan, 5'in sağına koyduk. Ardından 1 geliyor. 1<5>5 olduğundan sağa geçtik. 7>6 da olduğundan, 6'nın da sağına koyduk. Hemen peşinden 3 geldi. 3<5>1 olduğundan da, 1'in soluna koyduk. Aynı şekilde 2'yi de yerleştirdik.
b şıkkında da aynı şekilde büyüklük küçüklük sıralamasına göre yerleştirdik. 2, 1'den daha önce geliyor, a şıkkından farklı olarak. Bu da ağacın farklılaşmasına sebep olmakta.

Ağacın derinliği kısa olursa, veriyi bulmak da o denli hızlı olur. Kaldı ki, ağaç dengeli olursa, derinlik de kısa olur takdir edeceğiniz gibi. Normal şartlarda veri artsa da, derinlik hemen artmasın isteriz fakat bu algoritmada zor gibi...

Veri arama ve ekleme bu şekilde rahatlıkla yapılabilir. Peki silme işlemi nasıl yapılır? Hemen açıklayalım...

3 maddede inceleyeceğiz silme işlemini.
1) Silinecek olan düğüm, yaprak düğüm(leaf node) ise, silme işlemi hiçbir ekstra işlem yapmadan, direkt gerçekleştirilir.
2) Silinecek olan düğümün bir çocuğu(child node) varsa, o düğümün atasının bilgisi çocuğuna aktarılır.
3) Silinecek olan düğümün iki çocuğu varsa, silinen düğüm yerine, o düğümün sağdaki alt ağacındaki en küçük değerleri düğüm yazılır. Daha sonra da getirilen düğüm, eski yerinden silinir.

Şimdi tüm bu anlattıklarımı örnek üzerinde açıklayalım. Google'dan bir resim yürüttüm hemen.



Gördüğünüz gibi, ilk etapta X düğümü silinmiş. X, yaprak bir düğüm olduğu için sorunsuz bir şekilde yok ediliyor.
İkinci örnekte ise, G silinmiş. G düğümünün bir çocuğu var(X). Dolayısıyla G, atasının(F) bilgisini, çocuğuna(X) vermeli. Yani başka bir deyişle, atası ile çocuğunu birbirine bağlamalı. F ile X birbirine bağlanır...
Son örnekte ise D silinmiş. D düğümünün B ve F adında iki çocuğu var. Az önce açıkladığımız üzere, D'nin sağ alt ağacına bakıyoruz, yani F-E-G-X'in oluşturduğu ağaç. Ardından bu ağaçtaki en küçük değerli düğümü, sileceğimiz D düğümünün yerine getiriyoruz. Bu alt ağaçtaki en küçük değer E'ye ait. E düğümü D'nin yerine konduktan sonra da, E düğümü silinir...

Silme işlemi de bu kadar arkadaşlar. Genel anlamda BST(Binary Search Trees)'yi görmüş olduk.

Görüşmek üzere..

18 Eylül 2010 Cumartesi

Ya Buzağı Kalmazsa..?

Son zamanlarda ülkemizde yaşananlar o kadar can sıkıcı bir hal aldı ki, öncelerde dinlediğim bir hikayeyi hatırladığım kadarıyla yazmak istedim. Burada bir virgül atıp gelişmelere bakacak olur isek: teröristlerin leşlerine verilen belediye arabaları, belediye başkanlarının utanmazca konuşmaları(ihanetleri), ilginç heyetlerin ülkeye girişleri ve faaliyetleri, peşmergelere eğitim verilmesi, terörist için taziyelere gidilmesi, terörist leşi için yürüyüş(!) düzenlenmesi{ki bunu yürüyüş diye haber yapan başta TRT olmak üzere tüm kanallara sevgilerimi yolluyorum}, ülkenin kaosa sürüklenmesi, başkanlık sistemiyle cumhuriyetin devre dışı bırakılmak istenmesi, verilen tavizler, İmralıdakinin ellerimizle beslenmesi vs vs, bu liste çok uzar. Tüm bunlara binaen bir hikaye anlatayım:

Eskiden ormanda aslanlar ile buzağılar yaşarmış. Aslanların gözü buzağıların üstünde tabi... Ancak aslanlar ne kadar saldırsa da, buzağılar bir araya gelip aslanlara direniyormuş. Aslanlar da buzağıları yiyemiyormuş... Aslanlar bakmışlar bu böyle olmuyor. Toplanmışlar ve bir karar vermişler. Aslanın biri konuşmak için buzağıların yanına gitmiş. Buzağıya demiş ki, bunca zamandır hep size saldırıyoruz. Siz de bıktınız biz de, hepimiz yara aldık bundan. Ama bizde suç yok, hep sizdeki şu sarı buzağı yüzünden demiş. Biz burada yatarken, sapsarı tüyleri güneşte parlıyor, iştahımızı açıyor, biz de mecbur saldırıyoruz demişler. Siz en iyisi sarı buzağıyı bize verin, biz de bir daha size saldırmayalım, barış içinde yaşayalım demiş. Buzağılar toplanmış ve teklifi düşünmüşler. Yaşlı bir tanesi vermeyelim demiş. Diğerleri ise barış istemişler, verelim ve bitsin bu iş demişler. Oy birliğiyle sarı buzağıyı aslanlara vermişler. Tabi aslanlar sarı buzağıyı yeyince, doymuşlar ve bir süre gerçekten de saldırmamışlar, barış ortamı sağlanmış. Ancak bir zaman sonra aslanlar tekrardan acıkmış. Varmışlar buzağıların yanına. Sizin şu uzun kuyruklu buzağı çok dikkatimizi çekiyor, ne zaman kuyruğunu savursa iştahımız açılıyor demiş. Onu bize verin bizde saldırmayalım, barış içinde yaşayalım demişler. Onu da vermişler ve yine saldırmadan yaşamışlar. Ancak aslanlar gene acıkır, uzun buzağı, şişman buzağı vs derken, gün gelmiş 4-5 buzağı kalmış geriye. Artık aslanlar buzağı yemek isteyince direkt saldırıp yemeye başlamış. Çünkü artık izin almalarına gerek kalmamış, zaten direnecek kadar buzağı kalmamış. Hala yaşayan buzağılar, biz nerede yanlış yaptık deyince, yaşlı olan:"Biz bu savaşı Sarı Buzağıyı verdiğimizde kaybettik." demiş.

Yani demem o ki, biz sarı buzağımızı çoktaaan verdik, maalesef de gelişmeler tıpkı hikayedeki gibi gelişiyor. Ülkenin bölünmesi yakındır. Çok üzgünüm...

15 Eylül 2010 Çarşamba

FIBA 2010: Avustralya - Slovenya Maç Öncesi

FIBA 2010 Dünya Kupası, Avustralya - Slovenya maçı öncesi oyuncuların sahaya çıkışı.. Yayıncı kuruluşta bile yok bu görüntüler ona göre. :D:D

FIBA 2010 World Cup, Australia - Slovenia, before the match...


11 Eylül 2010 Cumartesi

Çift Bağlı Listeler(Doubly Linked Lists)

Tekrardan selamlar herkese,

Şimdi ise Çift Bağlı Listelere bakacağız. http://gurkanalkan.blogspot.com/2010/09/tek-bagl-listelerlinked-lists.html adresinde anlatmış olduğumuz tek bağlı listeden farkı, kendisinden önceki elemana da gidebiliyor olmasıdır. Yani liste elemanları arasındaki geçişi daha rahat yapabileceğiz ki bu da bize daha rahat bir yönetim sağlar.

Çift Bağlı Listenin bir elemanı üç kısımdan oluşur. Veri, Önceki Elemanın Adresini Tutan İşaretçi, sonraki Elemanın Adresini Tutan İşaretçi. İlk eleman, kendinden önce elemana sahip olmadığından, bir işaretçisi NULL olacaktır. Keza aynı şekilde son eleman, kendisinden sonra elemana sahip olmadığından, bir işaretçisi NULL olacaktır.

Yine tembelliğim ağır basıyor ve resmi internetten düşürüyorum. :)



Gördüğünüz gibi 12 verisine sahip eleman, listenin ilk elemanı. Dolayısıyla kendisinden önce eleman yok ve bu yüzden sol işaretçisi NULL'ı gösteriyor. Yani soldaki kutunun içine NULL da yazabiliriz, böyle okla göstermek yerine... 12 değerine sahip elemanın sağdaki işaretçisi, 99 verisine sahip elemanın sol işaretçisinin adresini tutuyor, yani orayı gösteriyor. Aynı şekilde 99 verisine sahip elemanın sol işaretçisi de, 12 verisine sahip elemanın sağ işaretçisinin adresini tutuyor, yani onu gösteriyor.. Mantık Tek Bağlı Liste ile benzer yani, sadece geriye de gidebiliyoruz bu listede. Son elemanın sağdaki işaretçisine dikkat buyurun şimdi de. Kendisinden sonra eleman olmadığı için NULL değerini taşımakta...

Tek Bağlı Liste'yi anlatırken kod yazmıştık biraz, seriyi bozmayalım kısa bir kod da bu konu için yazalım:

struct ListNode
{
int data;
struct ListNode *nextPtr;
struct ListtNode *previousPtr;
};
typedef struct ListNode ListNode;
typedef ListNode *ListNodePtr;


Önce bir çift bağlı liste için strcut tanımladık. Integer veri tutan ve iki adet işaretçisi olan bir yapısı var haliyle...

Yine aynı şekilde eleman ekleme kodunu yazayım ama bu biraz daha uzun kod olacak sanırım. :S Bu kez üşenmeyeceğim. :)

void insertList(ListNodePtr *startPtr,int datam)
{
ListNodePtr currentPtr, previousPtrm, newPtr;
newPtr=(ListNodePtr)malloc(sizeof(ListNode));
newPtr->data=datam;
currentPtr=(*startPtr);
previousPtrm=NULL;

while(currentPtr!=NULL && currentPtr->data{
previousPtrm=currentPtr;
currentPtr=currentPtr->nextPtr;
}

if(previousPtrm==NULL)
{
newPtr->nextPtr=(*startPtr);
newPtr->previousPtr=NULL;
(*startPtr)=newPtr;
}

else
{
newPtr->nextPtr=currentPtr;
newPtr->previousPtr=previousPtrm;
previousPtrm->nextPtr=newPtr;
if(currentPtr!=NULL){currentPtr->previousPtr=newPtr;}
}
}


Şimdi kodu nasıl anlatacağımı düşünüyorum. :D Özetlemek gerekirse.. :) Arkadaşlar sadece NULL kontrolleri yaptım ve ona göre sıraladım sadece. :) Az kasarsak kısa ve derli toplu kod yazılabilir muhtemelen ama konuyu hiç de fena anlatmıyor bu kod da. :)

Görüşmek üzere..

Tek Bağlı Listeler(Linked Lists)

Merhaba herkese,

Uzun bir aradan sonra bir konu anlatımına başlayacağız. Konumuz Tek Bağlı Liste.. Hatırlarsanız bizim birçok veri modelimiz vardı: liste, ağ, hiyerarşik, ilişkisel vs. Tek bağlı listeler de liste veri modelinin bir uygulamasıdır desek yanlış sayılmaz.

Bir işi yaparken bir veri grubundan yararlanmanız gerekebilir. Örneğin okul için düşünecek olursak; öğrenci adı, soyadı, numarası bizim verilerimiz olacak, bunları bir arada tuttuğumuzda, daha açık şekilde söylemek gerekirse, bunları birbirlerine bağladığımızda bir veri grubu elde ederiz. Tek bağlı liste yapısı iki kısımdan oluşur: Veri ve İşaretçi. Veri kısmına öğrenci ile ilgili tüm bilgileri yazarız. İşaretçi ise bir sonraki öğrencinin bellekteki yerini bize söyler. Eğer kendisinden sonra öğrenci yoksa, işaretçi alanı NULL değerini tutar.

Çizmekten üşendiğim için netten hazır çizilmiş bir örnek aldım:
Şekilde de gördüğünüz üzere, liste 2 elemanı ile başlıyor(sol en üstteki eleman). 2 verisinin bellekte tutulduğu adres "2003" imiş. İşaretçi kısmında ise 2184 değerini görüyoruz. Yani bu ne demek? Bir sonraki eleman da 2184 numaralı bellek adresinde imiş. Altta yazan değerler bellek adresleri.. 2184 numaralı bellek adresi de 4 verisine sahip, sol alttaki elemanın adresi imiş. Hemen oraya bağlandık. Tabi bu bağ sanal... 4 verisine sahip elemanın işaretçi kısmında ise 3225 değeri var. Hemen 3225 bellek adresine sahip elemanı buluyoruz:6. Bu şekilde tüm liste oluşturulur, arada sanal bir bağ olacak şekilde. En son 7 değerine sahip elemanın işaretçi kısmında NULL yazmakta. Bu, o elemanın listenin en son elemanı olduğunu, başka bir deyişle, kendisinden sonra henüz bir eleman olmadığını gösterir.

Bu mantıkla kodunu da çok basit bir şekilde yazabiliriz. Ben kısa bir iki kod yazayım hemen:

struct ListNode
{
int data;
struct ListNode *nextPtr;
};
typedef struct ListNode ListNode;
typedef ListNode *ListNodePtr;

Öncelikle yukarıdaki gibi int değer tutan bir data kısmı ve bir sonraki adresi gösteren işaretçi kısmını tanımladık ve bir struct oluşturduk.

Şimdi mesela tek bağlı listemize bir eleman ekleyelim. Bir metot yazalım hemen. Gerçi C'de buna fonksiyon deniyordu yanlış hatırlamıyorsam ama isimlere takılmayın, aynı şey.

void insertListNode(ListNodePtr *startPtr,int data)
{
if((*startPtr)==NULL)
{
(*startPtr)=(ListNodePtr)malloc(sizeof(LİstNode));
(*startPtr)->data=data;
(*startPtr)->nextPtr=NULL;
}
else
{
insertListNode(&((*startPtr)->nextPtr),data);
}
}


Fonksiyonda, eğer işaretçinin içeriği NULL ise hemen bir liste elemanı yaratıyor ve değerlerini giriyoruz. Eğer NULL değilse bir sonraki elemana gidip aynı işlemi tekrardan yaptırmaya çalışıyoruz..

Kodları derleyicide yazmadım ufak tefek hatalar çıkarsa affola.. Genel anlamda tek bağlı listeler böyle.. Diğer işlemleri de aynı mantıkla sizler de yapabilirsiniz..

Birazdan görüşürüz..

10 Eylül 2010 Cuma

Ferrari'sine Tüp Taktıran Bilge

Selam tekrar,

Gözlemlediğim bir hususu paylaşmak istiyorum sadece. Sabahleyin yolda en enerjik halimle vücuduma Till Lindemann'ı enjekte ederken, karşıma oturan bir zat dikkatimi çekti. Üstü başı perişan halde, eski püskü diye tabir edilen cinstendi. Yanlış anlaşılmasın sakın, o haline üzüldüm bile, keşke herkesin refah düzeyi hep en yükseklerde olsa, konum bu değil. Bu zat-ı muhterem 5 dk sonra cebinden bir iphone çıkardıktan sonra algım bozuldu. :) Çakma falan mı diye göz ucuyla amcamı gözetlerken, internet erişiminin de çalıştığını gördüm. :D Bu örnek insanlarımızın kişisel ihtiyaçlarını sıralamasındaki bozuklukları gösteriyor bence. Bir insan önce temel ihtiyaçlarını karşılamalıdır kanaatimce. Yeme-içme-barınma-giyinme vs. Ardından aksesuarlar gelir, isteğe bağlı olarak. Kıyafet de neymiş derseniz saygı duyarım ama dış görünüş de bir nevi insanı yansıtan bir olgudur, o yüzden dikkat etmek lazım şartlar elverdiğince.

Benzer bir örnek de gecekonduda oturup da Mercedes'i olan aile. :) Diyecek söz bulamıyorum cidden. :) İnsanların kendini tamin etmesi mi, yoksa hayvanlar gibi 'an'ını düşünmesi midir bu bilemiyorum ama "insan hayvanı" terimini burada kullanmak çok da yanlış olmasa gerek. :)

İstikamet cepheniz, dağılın marş marş. :)

Tunnel Rats(2008)

Merhabalar,

Geçen gün izlediğim filim hakkında kısaca bilgi vereyim. Tunnel Rats, Vietnam Savaşı sırasında yerel halkın tünellerde verdiği mücadeleyi ve conilere direnişini anlatan bir filim. Çok sıradan bir filim diyebilirim. Direkt Vietnam'da başlayan olaylar, birkaç tünel sahnesiyle birlikte yine orada son buluyor. Filmin başında yeni gelen askerler gösterilirken bir iki tanesine fazla önem verildi. Bende de haliyle filmin bu kişiler üzerinden yürütüleceği hissi uyandı ki, alakası yokmuş. :) Verildiği önemle kaldılar. :D

Filmin tek güzel yeri tünel sahneleri. Yaratıcı ve hoş olmuş. Tüneldeki yaşam/ölüm/tuzaklar... Hepsi iyi tasarlanmıştı. Ama sadece bu kadar maalesef... Filmin bitişi de tıpkı başlangıcı gibi saçma ve basit idi.

Belki kazananı olmayan bir savaş filmi diyerek kendimizi avutabiliriz. Hatta "vay be, coniler övülmemiş bu sefer" diyerek de kendimizi kandırabiliriz ama zaten bu savaşı gerçekte conilerin kaybettiğini düşünecek olur isek, filmin pek de tarafsız kaldığını söyleyemeyiz bence.

Uzun lafın kısası, tünel sahnelerini görün ve kapatın. :D

Görüşmek üzere..

7 Eylül 2010 Salı

FIBA 2010: Türkiye - Fransa

Selamlar,

Pazar akşamı Biletix'in tükendi(!) yazısına rağmen, bizzat Biletix'ten bilet bularak gittiğim maç hakkında birkaç satır yazayım. Giriş cümleme dikkatinizi çekeyim, Biletix'in yok/bitti gibi açıklamalarına kanmayın! Azar azar satıyorlar biletleri.. Toplu alımı engellediklerini düşünüyorlar belki ama sırf bilet yok diye yüzlerce kişi gelmiyor maça.

Salona giderken yol üstünde "Bilet lazım mı ağbeeiiii" diye yanaşan çok oluyor zaten. Gitmeniz hayat memat meselesi ise saat 4-5 gibi Ataköy'de olun. :) Buyrun size ihbar, karaborsa yok demesin kimse sakın, kralı var..

Salon girişinde yaş ortalaması 70 olan Fransız kafilesinin ortasında kalmak ise çok kötü bir duyguydu. :D Hatta içeri bile onlarla girdim. :) Pek yabancılara da benzemiyorum ama polisler de turist sanmış olacak ki, sırt çantamı aramadılar bile. :) "Adamları geçir, bizimkileri arasınız" dedi amcamın bir tanesi. :) Bu zihniyete hiç girmiyorum, yoksa konu sapar. :)

Efendim, gel gelelim kantine. Bildiğiniz soygun yeri. Sakın benim gibi salonda yemeyi planlayıp da gitmeyin. :) Aman canım ne olacak kiiii, diyorsanız tabi siz bilirsiniz. :)

Maçı yazmayacağım ama maç esnasında yaşananlar hakkında da kısa bir iki şey yazmak istiyorum. Öncelikle NTV tarafına değineyim. :) Tam yayın yaptıkları yerin yanında oturmuşum tesadüfen. Maç öncesi ufak tefek bir kızcağız İbrahim Kutluay ve Murat Didin ile programcık düzenledi. TV'de görmüştüm kendisini daha önce yanlış hatırlamıyorsam. Ancak reklam arası verdiklerinde bir esneyişi vardı ki... :D:D 2-3 sn kadar ağzını kapatmakta tereddüt edince, o minnacık kızın ilginç görüntüsü(kocaman açık bir ağız:D) gözümün önünden gitmiyor, Allah muhafaza diyelim. :D:D NTV ile alakalı diğer bir husus ise Fuat Akdağ'ın yaşadığı sert tartışma. Gördüğüm kadarıyla Pascal Nouma'nın arkadaşı ile tartıştı, ardından da üzerine yürüdü ama araya 21 numaramız girince olay tatlıya bağlandı. :)

Maçın diğer güzel kısmı da ponpon kızların yaptığı şovlardı. Bir tanesinde kızlardan birinin potaya girip basket olmasını kesinlikle görmenizi isterdim.

Ve ve ve... :) Sıra onda. :D Maçı futbol milli takım oyuncuları da izlemeye geldi desem, kimin hakkında yazacağımı tahmin edebilir misiniz? :D Evet ondan bahsediyorum: SaRBi Sarıoğlu. :D:D Ponpon kızlarla beraber oynamaya kalkan ve beni gülme krizine sokan yüce insan SaRBi.. :) Hafif kabız olmuş edasıyla diz çöküp, havaya sıçramak suretiyle tuhaf hareketler yaptı kendisi. :D:D Ama seyirciyi de coşturdu yani, onu görüp de tuvalete giden bile olmuştur. :) Neyse konu dışına gidiyorum gene. :D Maç içerisinde yoğun ıslık ve yuhlamalar arasında her nedense aklıma SaRBi geldi ve o tarafa bakıverdim. Yüce insan SaRBi bu gürültüde cep telefonuyla konuşmaya çalışıyordu. :D:D Ama bir de efsane şut denemesi var ki zaten nete düşmüş. :D Bobiler'de de var, bakabilirsiniz. :)

Şimdilik maç yazısı bu kadar, sonra tekrar görüşürüz..