17 Eylül 2011 Cumartesi

Les Choristes (Koro)

7 yıl önce gösterime giren bu film ile tanışmam bugüne kısmetmiş ancak hala şaşkınlığım sürmekte çünkü bir müzik ancak bu kadar etkileyici olabilir. Müziği filmin önüne geçmiş diyeceğim ama zaten müziğin gücünü gösteren bir film olduğundan dolayı, amacına ulaşmış görünüyor. Filme geleceğim ama cidden ne yapın edin, film müziklerini edinin, ben birazdan nette arayacağım. Bruno Coulais imzalı bir çoğu.

Film eski Fransa'da katı disiplin altında eğitilmeye çalışan çocukları konu edinmiş.Clement Mathieu adındaki bir müzik öğretmeninin bu gidişattan rahatsız olması ve müziğin gücüyle bunu değiştirmeye çalışmasını anlatmıştır. Bu konuda çokça film olmasından, zayıf bulanlar vardı filmi. Bunu diyenleri umursamayın çünkü bizdeki örnekleri, hep kocaman tipleri öğrenci yapıp, minik öğrenci havası yaratma şeklinde idi. Burada bildiğiniz çocuklardan kurulu bir kadro var ki bu da samimiyeti ve etkiyi kat be kat arttırmış.

Her kaliteli film gibi, Les Choristes filminin de can alıcı yerleri vardı. Mathieu'nun okuldan kovulma sahnesi başı çekiyor. Çocuklarla vedalaşması yasaklanmış olan Mathieu'nün, okuldan çıkarken miniklerin kağıtlara onun için yazılar yazması ve onları aşağı, yola doğru fırlatması çok hoştu. Ve tabi ki akabinde boyları yetmediği için pencereden sadece elleri görünerek ona el salladıkları sahne.. Muhteşem bir andı. :)

Bu yazıyı burada kesiyorum ve film müziklerini almak için nette gezintiye çıkıyorum. :)

7 Eylül 2011 Çarşamba

Google'da Değişim Sürüyor!

Google'ın daha önce başta Labs olmak üzere bazı uygulamaları geliştirme dışında bıraktığını konuşmuştuk. Malum, teknoloji dünyası sürekli kendini yeniliyor ve değişiyor. Büyük şirketler de kendilerini yeni gereksinimlere göre düzenliyor. Bu kapsamda, Google'ın birkaç uygulamayı daha yakında kapatacağı haberini almış bulunmaktayız. En önemlisi, bence tabi, Google Desktop artık olmayacak. Bunun dışında image labeler, Google Pack, Maps API for Flash vs. gibi uygulamalar da yolcu. :)

Her şeyi kullanmadım ama Google Desktop'ın anısı var o kadar. :) Yeni çıkan işletim sistemlerinin birçok eklenti, özellike ve gadget'larından çok daha seviyordum bu güzel uygulamayı. :) Ancak takdir edersiniz ki artık cloud teknolojisiyle birlikte web tarafına kayan bir depolama modası var. :) Ki Cloud'un artık yeni bir silah olduğunu düşünecek olur isek, bence zamanlama açısından mükemmel bir karar. 14 Eylül'e kadar indirme bağlantısı aktif ancak 14 Eylül'den sonra artık indirme şansınız kalmayacak -tabi resmi siteyi kastediyorum, yoksa indirmek isteyeni kim tutabilir:) -

Görüşmek üzere

1 Eylül 2011 Perşembe

Zafer Bayramı

Zafer Bayramında yazma şansım olmadı. Herkesin öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramını, ardından Ramazan Bayramını kutlarım. Şimdi niye önce Zafer Bayramı yazdın, diye atlayan sazan çok olacaktır. :) Herhalde o kadar kafası çalışıyordur bu arkadaşların: ulusal kurtuluş yolu, Başkomutanlık Meydan Muhaberesi, bağımsızlığa giden zafer.. Anladınız siz onu. :)

Efendim, bu görüntüyü nette gördüm ve hakikaten üzüldüm. Trabzon imiş. Şehri duyunca üzümtüm ikiye katlandı, Trabzon her zaman milli kimliğiyle öne çıkan bir şehrimizdri. İçimde hala Trabzon olmadığına dair bir umut var, umarım yanlış haberdir..
Konunun özü, birileri hedefine ulaşıyor zamanla. Bakın o şenlik havasından eser yok.

Dönemin Adliye Nazırı Ali Rüştü şöyle diyor:’Bu ordu bizim ordumuz sayılır. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz!’ (Peyam-ı Sabah, 12 Temmuz 1920, F.R. Atay, Eski Saat: T. Bıyıkoğlu, Atatürk Anadolu’da; Gizli Celse Zabıtları, 4.c.)

Ali Kemal ise şunları söyleyecekti:"Türkler istiklale layık değiller, daha uzun süre büyük devletlerden birinin himayesi altında yetişmesi gerekir"

Rıza Tevfik ise şöyle saçmalıyordu:"Medeniyeti temsil eden İngiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır!"

Ordunun o dönemki sivil, Türk düşmanları aklıma geldi. O zaman da ordu dağıtılmış ve tamamen yok edilmek isteniyordu. Konuyu daha da deşersem siyasi yazıya döner, o yüzden Allah herkese akıl ihsan etsin diyorum.

Go home Wenger :)

Seneler önce İngiltere'de bir maç. Beşiktaşımız, İnönü'de devirdiği Liverpool karşısında ağır bir yenilgi alarak maçı 8-0 kaybetmişti. Bir önceki gün evinde Slavia Prag'ı 7-0 yenen Arsenal çalıştırıcısı Arsene Wenger şöyle diyordu:"Platini'yi anlıyorum. Amacı Şampiyonlar Ligi'ni tüm Avrupa'ya yaymak ama bu karar, maçların bazılarını anlamsız hale getirecek. Geçtiğimiz günlerde Slavia Prag'ı 7-0 yendik. Liverpool da Beşiktaş'ı 8-0 mağlup etti. Güçsüz takımlara şans verilirse, Şampiyonlar Ligi'nin ne bir anlamı ne de bir önemi kalır".
Ancak ne komiktir ki, son maçlar oynanmadan puan durumu şöyle idi: Porto 8, Liverpool 7, Marsilya 7, Beşiktaş 6. Son maç Porto ile oynanacaktı ve Beşiktaşımızın grubu lider tamamlaması söz konusu idi. Ancak bu densiz ifadeler Beşiktaş taraftarlarının aklına kazındı. Ve malumunuz keser de sap da çok pis döndü ve Manchester United, bu densiz adama acı bir ders verdi ki yukarıdaki resimde herşeyi görmektesiniz. :)

Demek ki herkes haddini bilecekmiş, böyle aşağı alırlar adamı.:D Portekizli çalıştırıcı Mourinho'nun kendisi hakkında sarf ettiği sözler aklımıza geliyor tabi hemen:"Çocuk bakıcılığı yapmaktan takımını şampiyon yapamıyor" :) Ve son olarak kendilerine kümede kalma yolunda başarılar dileyerek, hazırlığı süren bir pankart ile uğurlamak istiyorum: "There is no place for weak teams in premier league" :)