19 Ağustos 2011 Cuma

Guernica

Dünyanın gözü önündeki bir katliamın adıdır Guernica. İspanya'nın Guernica köyünün, Alman uçakları tarafından, yeni teknolojilerini test etmek için, bombalandığı o korkunç saldırı.. Ne yazıktır ki tüm dünyanın görmek ve hatırlamak istemediği de bir katliamdır.

Kimilerine göre Franco'nun izniyle, kimilerine göre de Franco'nun bilgisi dışında yapılmış bir saldırı. Ancak Hitler-Franco yakınlaşması ve Franco'nun baskıcı yönetimi, ilk ihtimali güçlendiren maddeler.

Ancak tıpkı Hocalı katliamı gibi, Guernica da yok edilmeye çalışılan, üstü örtülen dramlardan bir tanesidir. Fakat Picasso bu kıyıma tepkisiz kalamaz ve bu köyün adını taşıyan, belki de en ünlü eseri, El Guernica'yı yapar.
Resmin yorumlama safhası beni aşar. :) Sadece birkaç figürü çıkarabilmekteyim. Üstteki insan gözü/güneş formundaki simge, bu olayların tüm dünyanın gözü önünde olduğunu gösteriyor gibi. Boğa figüründe kararsızım açıkçası. İspanya'nın da buna seyirci kalması gibi de yorumlanacağı gibi, Boğa'nın öfkesini düşünecek olursak, faşizmi de simgeliyor olabilir. Sol taraftaki figür feryat eden birisi görünmekte ki bu da Bilheres'in Pieta'sını andırmakta(Hz. İsa'yı kollarında tutan Meryem Ana). Halkın feryadı olarak yorumlanabilir. Yerde yatan adam ise savaşmış ve yenik düşmüştür ama tam olarak kimi kastetmiş fikrim yok. Belki de o dönemi yakından bilen arkadaşlar yardımcı olabilir.


Tablo şu an Madrid'de sergilenmekte. İlham aldığı Bask topraklarına hala ulaşmış değil ve pek de ulaşacak gibi durmuyor.

Sonra görüşürüz.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Charles Bridge, Prag

Bir Prag'dır tutturduk gidiyoruz. :) Bu sefer Karl Köprüsü (Charles Bridge) konuğumuz. :)

1700'lerin ortasına kadar Vlatava nehri üzerindeki tek köprüdür. İlk hali böyle değildir. Sebebi tamamen duygusal: parasızlık. :) Ardından Avusturya işgalinde, Avusturyalılar tarafından, 30 kadar heykel yaptırılıyor. En ünlüsü ise Aziz John Nepomuk heykelidir. Neden ünlü olduğuna gelecek olursak.. :)

Dönemin kraliçesi, Nepomuk'a günah çıkarmaya gelir. Bu hadise Kral'ın kulağına gider ve Kral, rahibi huzuruna çağırır. Kraliçe'nin anlattıklarını öğrenmek ister. Ancak John Nepomuk bunu anlatmayır reddeder. Kral da kendisini, bugün heykelinin bulunduğu noktadan, denize attırır. Denize düşerken, rivayet odur ki, bir hale olduğu söylenir. Bu da heykelinin yapılma sebebi imiş.
Nepomuk sadece bunlardan bir tanesi, köprü üzerinde gerçek Ortaçağ motifleri görülmekte...

Sonra görüşürüz.

UNION vs UNION ALL

Performanslı sorgu yazma endişesi taşıyanlar zaten neden bahsedeceğimi anlamışlardır. :) Çok artistik bir girizgah oldu. :D

Bu ikisi ne yapar, kısaca bahsedersek, iki sorgudan(veya daha çok) dönen sonuç kümelerini birleştirirler. Ancak çok önemli bir farkla..UNION, iki sorgudan dönen kayıtları birleştirirken, duplicate kayıt varsa, yani her iki sorgudan dönen aynı eleman varsa, bunlardan birini eler. Yani bir nevi SELECT DISTINCT yapar.
UNION ALL ise geleni gideni alır. :) Seçici değildir, tüm elemanları birleştirir, duplicate endişesi taşımaz.

Hemen basit bir örnekle açıklayalım. Management Studio'yu açmaya üşendiğimden, burada yazacağım, parse ettiğinizde ufak tefek hataları düzeltirsiniz artık. :)

ErkekIsımleri tablosunda şu elemanlar olsun=Ali, Veli, Deniz
KızIsımleri tablosunda da şu eelmanlar olsun=Ayşe, Fatma, Deniz

select * from ErkekIsımleri
union all
select * from KızIsımleri
--Dönen sonuç kümesi şöyle olacaktır=Ali, Veli, Deniz, Ayşe, Fatma, Deniz

select * from ErkekIsımleri
union
select * from KızIsımleri
--Dönen sonuç kümesi şöyle olacaktır=Ali, Veli, Deniz, Ayşe, Fatma
Gördüğünüz gibi, UNION yaptığımda, Deniz elemanı her iki tabloda da olduğundan, tek bir tanesini aldı. Ancak UNION ALL yaptığımızda, her ikisini de aldı.

Şimdi UNION ALL "kaka", gibi bir imaj uyandırmış olmayalım. :)  Aksine, eğer duplicate endişesi taşımıyorsanız, UNION ALL kullanın. Çünkü distinct işlemi, execution plan'da da göreceğiniz üzere ekstra maliyet getirecek ve sorgunun yükünü arttırarak, performansı düşürecektir. Eğer mümkünse UNION ALL tercih edilmeli. Kendimi nedense seyirciyi terse yatırmış yönetmen gibi hissettim bir an. :P :)

Saçmalamaya başlamadan bu kaydı da burada sonlandırmış olayım. :)

SQL İpucu

Bugün oldukça önemli olan ancak pek de dikkat edilmeyen/bilinmeyen bir konu hakkında kısa bilgi vereceğim.
NULL alanlar ile Gruplama Fonksiyonları arasındaki ilişkiden bahsedeceğim.

NULL, yani değer girilmemiş alanlar. Gruplama fonksiyonları, NULL alanları değerlendirmeye katmaz. Konunun özü aslında bu. :) Örneğin:

select min(ücret) from personel;


yazdığınızda size girilen alanlar arasından en küçüğünü döndürecektir. Girilmemiş alanları göz önüne almaz. Tabi böyle bir durumla karşılaşmamak istiyorsanız, NOT NULL constraint'ini koyabilirsiniz.

Daha acı tecrübe olarak şu örneği vereyim:

select count(*) from personel;

select count(ücret) from personel;

Bu iki ifade birbirinden FARKLIDIR! İlk ifade, personel tablosundaki tüm satırların sayısını bize döndürür. Ancak ikinci ifade bize "ücret" kolonundaki satır sayısını döndürür, NULL alanlar HARİÇ! Yani ücreti girilmemiş personel(ler) varsa, bu iki sorgudan dönen sayı farklı olacaktır. Bu ayrıma dikkat etmek gerek. :)

2 Ağustos 2011 Salı

Orloj

Bu akşam tarihi bir yapıttan bahsetmek istiyorum. Prag şehrinin en önemli simgelerinden biri: Orloj astronomik saati! Bu saat zamanın çok ilerisinde bir buluş idi ve yapıldığında Avrupa'nın en önemli hadisesi haline geldi.

Yapanlar Avrupa'nın her yerinden övgüler aldı ve ülkelerine davet edildi. Ancak bu saatin yapılması emrini veren kral, bunu yedirememiş ve saati yapanların gözlerine mil çekmiş.Bu saat güneş dünya ve ay'ın konumlarını göstermesi kadar, birçok özelliğiyle de önemlidir.

Öncelikle her saat başı Hz. İsa'nın 12 havarisi saatin üstündeki pencereden görünür. İnsanlar bunu izlemek için saatin çevresinde büyük kalabalıklar oluşturur. Bir ayin kıvamında..
Saatin 4 üstte -  4 altta olmak üzere 8 heykelciği vardır. Üstteki heykelcikler insanlara neler yapmamaları gerektiğini söylerken, alttakiler ise neler yapmaları gerektiğini belirtir. Yapıldığı dönemin de Ortaçağ olduğunu düşününce, insanlara dikte edilmesini anlamak daha kolay olacaktır.
Üstteki kuklalar kısaca şöyle: en baştaki kuklanın elinde ayna var ve kendine bakar. Kibirli olmayın mesajı verilmiş. Yanındakinin ise elinde altın torbası var. Açgözlü olmamayı öğütler. Diğeri ise iskelettir ve hayatı boşa harcamamayı öğütler. Sonuncu heykelin Türk'e benzetildiği söylentisi var. Elinde mandolin gibi bir müzik aleti var. Alemciliği, zevki temsil eder ve bunların yapılmaması öğütlenir.

Alttakiler ise tam tersi: bilime, astronomiye önem ver vs öğütlemektedir. Detaylarını öğrenemedim bu 4 heykelciğin.

Sonra görüşürüz..