30 Ocak 2010 Cumartesi

Yeter Demirören Yeter

İyi geceler herkese.

Kısa bir yazı yazmak istedim. Yarın benim ve 25 milyon Beşiktaşlı için büyük gün. Y.D ve Murat Aksu başkan olma yarışına girecekler. Açıkçası YD gitsin de kim gelirse gelsin anlayışı içindeyim. Hakikaten her yönüyle kulübe zararlar verdi. Ne Beşiktaşlılık duruşu bıraktı, ne de imaj... Bir de geçenlerde utanmadan Beşiktaş'ın sahibi olarak sadece kongre üyelerini gördü. Ona en iyi cevabı tüm camia olarak sandıkta vereceğiz. Geliyoruz Demirören. Kulübü senden ve doldurduğun yandaşçılarından temizlemeye, kulübü tekrar taraftara mal etmeye geliyoruz. 1 Şubat sabahına yepyeni umutlarla uyanmak temennisiyle...

Görüşmek üzere...

16 Ocak 2010 Cumartesi

İstanbul: 2010 Avrupa Kültür Başkenti

Sonunda ülkemizin kültürel faaliyetlerle birlikte anılmasına vesile olacak yıl geldi çattı. Benim açımdan da aksiliklerden ötürü Mercan Dede konseri yattı. Ama güzel etkinliklerle dolu bir yıl umuyorum, başka etkinliklere katılacağım inşallah.

Eskilerinden dinledim Eski İstanbul'u ve hafızalardaki resmini. Kibarlık, adab-ı muaşeret ve ahlak o dönemlerin baskın özellikleriymiş. Eğitim sistemi, özentilikle başlayan akımlar ve aşırı göçlerden ötürü şehrimiz hızla kabuk değiştirdi. Her türlü pisliğin yaşandığı, ahlaksızlığın moda haline geldiği, Anadolu Kültürü ile arabesk kültürün birbirine karıştırıldığı ve bu arabeskliğin sanki Türk Kültürüymüş gibi enjekte edildiği yıllar yaşandı. Kültürsüzlüğü kültür edindik. Vurgulamadan geçemeyeceğim, Fazıl Say hayranı olarak, dünyaca ünlü değerimizi tanımıyoruz; milyonlarca insan hayatında belki hiç dinlemedi. Büyük Türk Sanat Müziği yerini keş bir müzik anlayışına bıraktı. Jiletçi manyaklar türedi. Sadece müzik alanında değil bu. Filimler de böyle. Olayların komik olduğu, asla bir iki kişiye bağımlı olmayan, yıldızlar topluluğu Türk Filimleri yerini sürekli cinsel vurgular taşıyan, başrolde oynayan kişilerin etrafında dönen bir anlayışa bıraktı. Kitap konusuna hiç girmiyorum. Türk Klasiklerini okuyan kalmadı gibi. Şu sıralar vatanına laf atıp ödül toplayanları okumak moda...

Açılış Etkinliklerini inceledim az önce tüm İstanbul bazında.
Taksim: Tarkan konseri.. Bu nedir yaa..? Şaka gibi. Kültür Başkenti olduk. Kültürleri bütünleştireceğimiz gibi, kendi kültürümüzü iyice vurgulayacağız. Amaç budur. Ama bizimkiler İstanbul'un en sağlam yerine Çakma Justin Timberlake'i koymuşlar. Onun gerçeğini zaten biliyoruz, daha değişik versiyonlarına ihtiyaç yoktu!!.. Kültür Bakanı mı yaptı acaba bu tercihi.. Hazır meydana çıkmışken, Tarlabaşına insin, ordan 1 milyon dolara da TRT de çıksın. Aman canım, alıştık zaten vergilerimizi Tarkan'a ödemeye, çıkarın TRT payını %15'e, öderiz biz onu da. Argoya girmemek için silip silip yazıyorum. Taksim meydanına adam mı lazımdı? Alın size Candan Erçetin. Alın size Fazıl Say. Kesmedi mi? Feridun Düzağaç verelim, o da olmadıysa Gökhan Kırdar tavsiyemizdir... Gerçek sanatçılar her zaman özel bir yerdedir. Onun dışında medyanın şişirdiği mega, ultra, supersonic starlara bir şey yemek düşer ama saat geç oldu, hazımsızlık olmasın şimdi..
Bunun dışında Beylikdüzü var bir de.. Hadi orasını önemsemiyorum pek. Zaten İstanbul dışı gibi bir yer. Bu soğukta oaraya İstanbul-6 derece gözüyle bakın. Pek giden de olmaz. Ancak Nil hayranları gider. Diğer seçimler fena değil bence de...

Doğup büyüdüğüm şehirde bu tarz etkinlerin artarak devam etmesini umuyor, gidecek olanlar varsa iletişime geçelim diyorum. ;)

İyi akşamlar herkese..

9 Ocak 2010 Cumartesi

Broadcast (Toplu Yayın)'te Adresleme Mekanizması

Bir kez daha selamlar herkese.

Broadcast'te nasıl bir yönlendirme yapılır, derinlemesine inceledik bir önceki yazıda. Bu da bağlantısı: Tık Tık Tık

Şimdi de adreslemeye girelim. 2 ana başlığa bakacağız:
1. Directed Broadcast (Yönlendirilmiş Toplu Yayın)
2. Limited Broadcast (Sınırlandırılmış Toplu Yayın)

Bunlara geçmeden IP Adresleri hakkında bilginiz yoksa, nette biraz bakınıp dönün derim. Kısaca IP Adresi dediğimiz şey: Networkü belirten ID ve bir networkte bilgisayarı belirten ID alanlarından oluşur. Adres sınıflandırmasına göre de, bu alanların uzunlukları değişir. Ana konumuz olmadığından bu konuyu kısa kesiyorum. İlgilenen olursa IP adreslerini de değinirim ileride.

Directed Broadcast: Bir ağdaki tüm noktalara erişir. Gösterimi 'dir. HostID alanını temsil eden bitlerin tamamı 1'dir. Şöyle düşünün: tüm noktalara erişiyor zaten, bu alana özel bir değer gerekmez. Tam tersi daha doğru aslında. :) Özel bir değeri var, tüm noktalara erişebilir. :) Bir directed broadcast adresi her zaman hedef konumundadır. Hiç bir zaman kaynak adres olmazlar. Directed Broadcast, diğer ağlara da router'lar aracılığıyla aktarılabilir. Can Hocanın kitabındaki örneği direkt yazıyorum buraya: B sınıfından bir örnek vermiş. 147.51.0.0 adresi malumunuz bir ağ adresidir. Ağ adreslerinde hostID alanları sıfır yapılır. Demek ki son iki oktet(0.0) hostID alanı bu ağda. Bu da zaten B sınıfı olduğuna dair ipuçlarından birisi. HostID alanındaki tüm bitlerin 1 yapılması demek son iki oktetin değerinin:255.255 olması demektir. Yani directed broadcast adresi de: 147.51.255.255 olur.

Limited Broadcast: Bu da ağdaki tüm noktalara erişir. Ancak aynı ağa erişir sadece. Sınırlı olmasının esprisi de bu. Başka ağa erişemez. Haliyle networkID alanının hepsi 1'dir. HostID alanı da tamamen 1(tüm noktalara erişiyordu). Gösterimi de <-1,-1>. Bu da kaynak adres olarak kullanılamıyor. Buna örnek de tahmin ettiğiniz üzere: 255.255.255.255 :)

Kaynak: Can Okan Dirican;Keith Ross-James Kurose

Bu konu da burada biter.. Bayağı unutmuşum, iki kitaptan okudum hatırlamak için bunları.

Herkese "Did My Time" eşliğinde iyi geceler dilerim. :)


Broadcast (Toplu Yayın) Yönlendirme Algoritmaları

İyi akşamlar arkadaşlar. Bugün yine bilgisayar ağlarından bir konu hakkında yazacağım. Broadcasting.. Öncelikle bu konuyu seçme sebebim, taa Almanya'dan mesaj atan Filiz arkadaşımın istediği konulardan birisi olması. Onun dışında, 2-3 kayıt girme fikrim sekteye uğradı çünkü Beşiktaş'ın maçı vardı. :D

Üstten bir tanımla belirtmek gerekirse: broadcast, bir kaynak düğümün, ağdaki diğer tüm düğümlere paketi iletmesidir. Ama bunun birçok yolu var. Sırayla bunları ele alalım.


Yukarıdaki şekile dikkat buyurun. Paintte çizdim, her tarafından beceriksizlik fışkırıyor. :D Gönderen düğüm, paketin kopyalarını yaratıyor. 3 tane düğüme gönderebilir, şekildeki ağa bakarsak. Dolayısıyla da paketinin 3 tane kopyasını oluşturur. Her kopyanın hedef adresi farklı olur. Böylece sanki unicast yönlendirme(noktadan noktaya) yapıyormuş gibi, 3 paketi 3 ayrı hedefe iletir. Ancak her hedef adres için bir kopya üretmek, ağa oldukça fazla yük bindirir. Üstelik performansı da çok kötü olur. Niye diyeceksiniz..
Şimdi 1.düğümden 2-3-4'e paket gidecek. 3'e giden paket de, 4'e giden paket de 2 numaralı düğümden geçecek. Daha doğrusu 1-2 arasındaki yolu kullanacak. Bu da biraz saçma ve gereksiz kaçacak. Bunun yerine, tüm kopya paketin geçtiği ortak yol bulunur. 1-2 arasındaki yol, mecburi yol(az önce açıkladım, 3 hedefe de gitmek için buradan geçeriz). O zaman şöyle yapalım: 1 numaralı düğüm, yani kaynak, bir adet kopya üretsin. O kopya da 2 numaralı düğüme gitsin. Bu arada az önce penaltılarda kaybettik. 'Hamburger'ciler de ne şanslıymış yahu. Top resmen ısrarla içeri girdi çoğu topta. Neyse konuya dönelim. :) 2 numaralı düğüme gelen kopyadan, 2 tane daha oluşturalım. Onları da 3 ve 4 numaralı düğüme gönderelim. Böylece ağın da performansı artmış olur. Aynı yolu tekrar tekrar kullanmamış olduk.

Bir diğer yöntem de Kontrolsüz Taşma yöntemi. Bunun mantığı çok basit: kaynak düğüm, paketin kopyalarını komşularına gönderir. Sonra o komşu da paket alır, kopyalar ve o da kendi komşularına gönderir(paketi temin ettiği komşusu hariç). Ancak hal böyle olunca ortalık paketten geçilmez. Sürekli paket alır düğümler. Bu da network'ü çökertir. Bir diğer olumsuzluk da şu: yukarıdaki şekilde 2.düğüm, 1.düğümden paket almış olsun. Aldığı paketi 3. düğüme verir haliyle(tabi 4'e de). 3 de gelen paketi 4'e verir. 4 de onu 2. düğüme geri verir. Keza 2 numaralı düğüm paketi tekrar 3'e verir vs vs. Bu böyle sürer gider. :) Yani sonsuz döngüye girer. Akıbeti malum. :)

Kontrolsüz taşmanın, adı üstünde, kontrol altına laınmış versiyonu da var: Kontrollü Taşma. Bu yöntem, network'ün çökmemesi için, ortada paket fazlalığı oluşmasın diye önlem almış. Öyle alengirli birşey değil ama işe yarıyor. Pakete hedef adresle birlikte, bir numara koyuyor. Ve her düğüm kendi muhasebesini yapıyor. Atıyorum: 2 numaralı düğüm, 1'den paket alınca kendi listesine bakıyor. Daha önce bu paketi ben almış mıyım diyor. Eğer paketi daha öncede bir şekilde almışsa, paketi almıyor. Eğer listesinde yoksa paketi alıyor. Bu kadar.

Bu arada Candan Erçetin'in son albümünü çıktığı günden beri dinliyorum ve gerçekten muhteşem yine. Hayır alışığız buna ama, böyle değerli sanatçılar varken, yılbaşı programlarına Allah'ın to??şlarını çıkarıyorlar. Çakma megastarlar boy boy ekranda. Güzel bir deyim var ama biraz argoya giriyor, neyse. :D

Gelelim bir diğer Kontrollü yönteme: Ters Yolda İletme. Ne berbat çevirdim yalnız. :D Reverse Path Forwarding, orijinali. :)


Şekli nette buldum, renkleri falan önemsemeyin. Şimdi her iki düğüm arası mesafeyi, en kısa yol gibi düşünün. Yani A'dan B'ye gitmek için en az maliyet: direkt gitmektir. Bunu tüm düğümler için düşünün. Fantazi yollar deneyip de ana konudan uzaklaşmayalım değil mi. :)

A düğümü, kaynak düğüm olsun. A paketi broadcast yaparak B ve C'ye gönderir. B paketi alır. Gelen paketi C ve D'ye de gönderir. Burada duralım, şimdi olaya C'nin tarafından bakalım.
C paketi A'dan alır. Gelen paketi B,E ve F'ye de gönderir. B düğümü paketi C'ye de göndermişti. B'den gelen paketi almaz. Kilit noktası da bu arkadaşlar. Niye almaz? Gelen paket A'nın paketi. Bunu biliyoruz. Geldiği yer neresi:C. Bunu da biliyoruz. O zaman şu soruyu soralım: A'nın paketi, yani dolayısıyla A düğümü, C'ye en kısa hangi yoldan geliyor? Ve B düğümü, bu en kısa yolun üzerinde mi?
En kısa yolun direkt düğümler arasındaki bağlantılar olduğunu bu yüzden belirttim az önce. A'dan paket C'ye direkt geldiğinde en az masraflı oluyor. O halde bu güzergahta B yok. En az masraflı yolun güzergahında olmayan düğümden paket kabul edilmez. Mantık bu. Eğer C'nin A'ya en az masraflı gidiş güzergahı B üzerinde olsaydı(C-B-A), o zaman B'den gelen paketi alacaktı. Ama bu sefer de A'dan demin aldığını söylediğim paketi alamazdı. Biraz karmaşık mı oldu ne. :) Yani her halükarda 1 paket alınmış olur. Dikkatlice okursanız burayı, çözersiniz. Çözemezseniz posta falan atın veya yorumda yazın. Başka örnekte açıklarım.

Bir diğer broadcast şekline geçelim: Yayılan Ağaç Toplu Yayını. Neden bunları bizimkiler bulmamış ki. :@ Türkçe'ye çevirmekle uğraşmaz, ismi biz yapıştırırdık. Gerçi bu şartlarda ne beklenir ki. Korn da başladı, ben konudan kopmak üzereyim. Yazıyı hızlandırmam lazım. :) Bu son iki yöntemde dikkat ettiyseniz network daha verimli kullanılıyor, ama iletilmese de paket alımı falan son sürat devam ediyor. Bu ağaçlı modelde bu da engelleniyor.
Beceriksizim abi, çizemiyorum işte. Zaten resim dersleri de eziyet gibiydi okuldayken. Yukarıdaki şaheseri ben çizdim. :) Şimdi gel de konuyu anlat. :) Arkadaşlar, 1'den 2'ye bir ok, 1'den 3'e bir ok, 2'den 4 ve 5'e birer ok, 3'den 6'ya ve 6'dan 7'ye birer ok düşünün. Çizemeyeceğimi görünce ellemedim bile. :D Bu okların önemi de büyük bu arada. :) Mesela 2 ve 3 arasına ok(-->) demedim. Bunun anlamı:aralarında bağ bulunsa da, 2 ve 3 komşu değil. Bir paket gönderimi olduğunda, 2'den 3'e veya 3'den 2'ye birşey gitmez. Bu ağaçtaki komşuluklara göre, paketi alan, komşularına kopyalarını gönderir. Mantık yine aynı ama yapı farklı işte. O yüzden yapıyı ele alalım. Mantığı zaten biliyorsunuz artık. Ağaç nasıl oluşuyor? Ana soru bu.. Önümdeki okuldan kalma slaytıma göre gideceğim yine. Orada bu şekilde 5 numaralı düğümü merkez düğüm seçmiş. Yani ağacın oluşması için bir tane ana düğüm belirliyoruz. Bundan sonrakiler ağaca katılabilmek için 5'e mesaj atmalılar. 4 numaralı düğüm 5'e mesajı çakar, ve ağaca beni de al der. Ağaç artık 4-5 şeklindedir. Ardından 3 numara 5'e mesaj atar. Ama mesajı atması için 6'dan da geçmek zorunda(başka bir yol da olurdu. Zorunda falan değil, varsaydım sadece olayı anlatabilmek için). Bir anda ne oluyoruz diyeceksiniz ama ağaç şu hale geldi: 4-5-6-3. Katılmak isteyen 3 numaraydı. Ancak 3'ün katılabilmesi için 6'nın da olaya dahil olması lazımdı. Zorla ağaca soktuk yani. :)
Diyelim ki 1 numaralı düğüm ağaca katılacak. 5'e mesaj atacak ya normalde.. 5'e ulaşmak için de 3'ün üzerinden geçeceğini varsayın. O zaman 1 numaranın mesajı 3 numaraya gider gitmez, o da artık ailenin bir parçasıdır. Çünkü 3-6-5 hattı zaten ağacın sınırlarında. 5'e kadar gitmeye gerek yok yani. Kafa karışmasın sakın, demin 3 numara 6'ya ulaştığında ağaca katılamamıştı. Çünkü 6 numaranın kendisi de ağaçtan değildi. ;)

Broadcast'in bir de adresleme olayı var. Onu da diğer yazıma saklayayım. Konu biraz daha farklı. Birazdan görüşürüz tekrar..

8 Ocak 2010 Cuma

TBF & EuroLeague

İyi akşamlar herkese. Yeni yılın ilk yazısını an itibarıyla yazmaya başladım. :) Öncelikle yeni yılın herkesin dilediği gibi geçmesini temenni ederim. Bu yılın ilk yazısı basketbolla ilgili olacak. Ancak bir aksilik olmazsa yarın 2-3 tane teknik yazı yazacağım.

Efendim malumunuz Beşiktaşımız amatör şubelerde çok da iyi değil genel olarak. Mevcut yönetime olan antipatim de had safhada olduğundan takımımı yazmayacağım. Malum Cemal-Tufan Olayı ve EuroLeague maçları hakkında birkaç satır yazacağım.

Bildiğiniz üzere Tufan görünümlü Cemal, doğan görünümlü şahin misali gs maçlarında forma giydi. Bunun cezası basketbol kurallarına göre KÜME DÜŞÜRMEKtir. Ama ne oldu? Gs'ye -5 puan verildi, oynadığı maçlar da 20-0 sayıldı. Tufan ve Cemal ceza aldı vs vs. Açıkça söylemek gerekirse, federasyonun yüreği Galatasarayı küme düşürmeye yetmedi. Zaten Tanjevic-Mahmut Uslu-Turgay Demirel-Fener çemberindeki şaibelerden dolayı sevmem bu federasyonu. Bu da iyice tuz biber ekti. Kurallara uyulmadığı için de geçenlerde -5 puanlık ceza da kaldırıldı sessiz sedasız. Halbuki ceza verilince federasyon gövde gösterisi yapmıştı. İşin bir başka boyutunu da Anıl Aksaç(salsa) sitesinde yazmıştı çok önceden. Bu olaylardan sonra Nur Gencer genel menajer oldu gs'de. Nur Gencer ile federasyonun arası eski meselelerden ötürü bir hayli bozuk. Federasyona tavır alındı bir nevi. Daha sonra, kısa sürede Nur Gencer istifaya zorlandı. Peşinden de federasyondan bu jeste karşılık geldi, puanlar iade edildi. Sözün bittiği yer. Düşünüyorum da, aynısını biz yapsak neler olurdu neler.. Allah muhafaza, ligden düşürmeyi bırakın, Türklüğümüzü sorgularlardı. Buradan çıkarılacak sonuç: Newley sakatken, bir Amerikalıyı oynatabiliriz yerine. Nasılsa cezası yok gibi birşey..

Gelelim EuroLeague maçlarımıza. Fener kendi rekorunu geliştirdi yanlış bilmiyorsam. Euroleague'de en fazla farkı yediler sanırım(43 sayı). Siena da acımadı be kardeşim. :) İnsan bir nefes alır, adamların gözü dönmüştü. :) Tanjevic gibi bir çalıştırıcıları varken fenerden bir halt olmaz. :D Tek başına Gricek, Beşiktaşımızın basketbol şubesinin değerinden fazla. :) Samimi olmak gerekirse, fenere acımıyorum ama bir yandan da bir Türk takımının Avrupa'da bu kadar fark yemesine de üzülüyorum. Muhtemelen kontrat bittiğinde feneri almazlar. Yüksek ihtimal Türk Telekom gidecektir EuroLeague'e.
Efes de ayrı bir alem. Tıpkı fener gibi, tarihinin en maliyetli takımını kurdular. Takım yıldızdan geçilmiyor ama kötü oynuyorlar. Ergin Hocanın hataları da yok değil. 4 kısa oynatacağım diye pota altı savunmasını oldukça yumuşatıyor. Adamım Nachbar'ı aldılar, zorla 4 nuarada oynatıyorlar. Zaten ülkesinin basın yayın organlarından birine konuşmuş, mutsuzmuş. Real'e de gönderilmedi diye de sitemkar.. Neyse lafı uzatmayayım, bu kadroya Murat Didin yakışır. Emin olun, 2 gömlek üstün bir takım izleriz. En azından Ergin Ataman gibi oyuncularına küsüp, yerinde oturmaz..

Yarın görüşürüz..