28 Kasım 2010 Pazar

Bir Haftasonunun Anatomisi

Geçenlerde portatif tahkim edevat vasfıyla bir mağazaya gittim. :P :) Bildiğiniz giyim mağazası ama içeride bir müzik vardı ki insan beynine ancak bu denli saldırı olabilirdi. Bizim Ümit Besen'in İngiliz versiyonu resmen. Ama sanırım ne dediğini anlamadıklarından veya söyleyen yabancı olduğundan -bizim milletimizin genelinde olan yabancıyı ilahlaştırma hastalığı malumunuz- kendilerinden geçmişçesine dinliyorlardı. Dinleyen tipleri de hafızanızda canlandırmanız için şöyle anlatayım: güzel/yakışıklı olmakla kokona olmak arasındaki farkı idrak edemeyen tikicanlar. :) Mağaza sahibi de yaşlıdan bir hanım teyzeydi. İçerisi boş diye asmış duratını etrafa bakınıyordu. Sebebi aramasına gerek yok aslında. Oradan bir Iron Maiden koysaydı böyle mi olurdu mağazası. :D
Please don't worry now that I have gone
I have gone beyond to see the truth
When you know that your time is close at hand
Maybe then you'll begin to understand
Life down there is just a strange illusion

Ben moda girmeye başladım yine, sonra tekrar görüşürüz. :)

19 Kasım 2010 Cuma

Es ist Zeit für Rache!

Selam arkadaşlar,

Başlığın yazıyla alakası yoktur, Cartman aklıma geldi birden, nostalji yaptım sadece. :) Hep ciddi kayıtlar girmişim farkında olmadan bu aralar. :) O yüzden şöyle güzel bir iki haberi barındıran kısa bir kayıt da girmiş olayım.

İlk bombayı NBA TV'den aldık. Beşiktaşımızın bazı basketbol maçları NBA TV'den, banttan da olsa, gösterilecekmiş. Hem de Webber'in yorumlarıyla... Iverson transferi ile amacımıza şimdiden fazlasıyla ulaşmış olduk böylece.

Yine basketboldan gideceğim. Geçenlerde fenerin Siena maçına gittim, Sinan Erdem'e. Kadro kalitesinin altında oynamaya devam etseler de, isabetli üçlüklerle sonuca gittiler. Maalesef. :) Maç sonu yolda Final Four'un hangi şehirde oynandığını sordular birbirlerine. :D  Başta İbrahim olmak üzere, bu fenerliler olmasa nasıl zaman geçerdi, komiksiniz yaa. :) Cholet zaten gereken cevabı verdi. :D

Az önce Reservoir Dogs(1992)'u izledim. Daha önceki skandal Tarantino filminden sonra, kendisine bir şans daha verdim. :) Şöyle anlatayım, oyuncular iyi oynamış... Bazı muhabbetler, ki ilk masa başında geçen konuşmaları hatırlayın, gayet güzeldi. Ama salt kan dökme üzerine kurulmuş basit bir filim. Daha önce Inglorious Basterds hakkında da bir yazı yazmış ve benzer şeylerden bahsetmiştim. Demek ki Tarantino'nun tarzı bu. Ve yine demek ki bu adamın filimleri cidden bana göre değil. :) Yalnız nasıl bir anlam yükledilerse, IMDB'de adamın filmi hala Top 250'de geçiyor. :) Hayır bu filmi bu kadar beğendilerse, bizim Kurtlar Vadisi dizisinin bir bölümünü izletsek bunlara, bunların mantığına göre, herhalde 1nci sıradan inmez. :) İçeriği tartışılsa da hem konusu var, hem de bol bol kan var. :)

Siz bu satırları okurken, ben Kardinal Wolsey'in intihar sahnesini izliyor olacağım. Allah'ın Tarantino'su, madem sırf şiddet seviyorsun, şu filmden örnek alsaydın yaa. :D  O kadar iyi bir intihar sahnesi yapmış ki adamlar, tüm filim boyunca sövdüğüm adam için, "özünde iyi biriydi aslında yeeaaa" falan demeye başladım. Neyse bitiyor bu filim, sonra yazarım ben yine. :)

17 Kasım 2010 Çarşamba

"Taraf"ı Belli Olan Gazete?

Malumunuz bazı gazeteler var, isim vermeye lüzum yok, milli bayramları kutlamayan... Kurtuluş Günlerimizi unutup, 4 Temmuz'u saygıyla anmayı asla unutmayan... Bir de utanmadan bizim gibi ulusal çizgide durup, milli değerleri savunanlarla dalga geçmeye yeltenen... Bakın o gazetelerden birisi niyetini(?) belli eden bir potu nasıl da kırmış...

10 Kasım'da Ulu Önder'imizden tek kelime bahsetmeyen ismi lazım olmayan bu gazete, aynı gün 2nci sayfasında, Fransız De Gaulle'nin ölüm yıldönümünden bahsediyor...

Tercihler tartışılmaz ama daha iyi tanımak için fikir verirmiş. Hala tereddütü olan varsa yani... Neyse şimdi; bu bağlantı da Oda TV'nin yine süper bir arşiv çalışması sayesinde gün ışığına çıkmış: http://www.ina.fr/politique/politique-internationale/video/CAF88040223/voyage-general-de-gaulle-en-turquie.fr.html
Bahsi geçen Fransız'ın Atamıza olan saygısı, Anıtkabir ziyareti... O "taraf"ta bilen/gören/duyan var mı???

Geçmiş Zaman Olur Ki...



Otuzumda asılmamı istediler,
Kırk sekizimde Barış Madalyasının bana verilmesini.
Verdiler de...

13 Kasım 2010 Cumartesi

LICH(Last Insertion Coalesced Hashing)

Tekrar merhaba arkadaşlar,

Dün yazmış olduğum LISCH metoduna, Link Atarak çarpışmaları(collision) önleme yöntemlerimize, bugün LICH ile devam ediyoruz. Önceki yazı için bkz. http://gurkanalkan.blogspot.com/2010/11/lischlast-insertion-standart-colesced.html

LICH yönteminde iki parçalı yapı mevcut. Biri Primary Area dediğimiz, gelen kayıtları yerleştirdiğimiz alan; diğeri ise Overflow Area dediğimiz, collision'a sebep olan kayıtları yerleştirdiğimiz alan.

Primary Area
Overflow Area
LISCH konusunda o kadar detaylı yazdım ki bazı kavramları, burada daha yüzeysel geçeceğim. Diğer makaleye bağımlı kalın diye yapıyorum. :P :)

Dilerseniz Alan Tharp'ın kitabındaki soruyu burada beraber yapalım..

SORU:
27-18-29-28-39-13-16-42-17
hash(key)=key mod 7

ÇÖZÜM:
Tablo boyutunu ayarlayarak işe başlayalım yine. mod 7 dediği için 0-6 arası bir tablo kullanacağız ama burada LISCH'ten farklı olarak, bu tablo sadece Primary Area dediğimiz bölgedir. Bir de küçük bir kısım Overflow Area için kullanırız. Overflow Area için de, tabloyu 10'a tamamlamak için, 4 satır kullanalım.
SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
5
6
///////////////////////////////////////////////
7
8
9
10

Tablomuz yukarıdaki gibi 2'ye bölünmüştür. 27'yi yerleştirerek işe başlayalım.hash(27)=6 mod 7
27'yi 6 numaralı göze sorunsuz bir şekilde yerleştiririz. Tablo şu hale gelir.

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
5
627
///////////////////////////////////////////////
7
8
9
10
18'i yerleştirelim şimdi de.
hash(18)=4 mod 7
18 değeri de 4 numaralı göze sorunsuzca yerleştirilir.

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
418
5
627
///////////////////////////////////////////////
7
8
9
10
Sıra geldi 29'u ve 28'i yerleştirmeye.
hash(29)=1 mod 7
hash(28)=0 mod 7
29 değerini 1 numaralı göze, 28 değerini de 0 numaralı göze sorunsuzca yerleştirdik. Tablo şu hale geldi:

SıraAnahtar DeğeriLink
028
129
2
3
418
5
627
///////////////////////////////////////////////
7
8
9
10
 39'u yerleştirelim şimdi de.
hash(39)=4 mod 7.
39'u 4 numaralı göze yerleştiremiyoruz, orası dolu, 18 var. Collision(çarpışma) oldu! Collision'a sebep olan 39 değerini overflow area'nın en sonundaki müsait/boş olan alanına yerleştiririz. Yani 10 numaralı göze... 4 numaralı gözden de, 10 numaralı göze link atarız. Sebebini diğer başlıkta yazmıştım. son kez burada bir daha yazmış olayım. 39 değerini kaybetmemek için link atıyoruz. 39'u bu tabloda aradığımızda 4 numaralı göze gideriz ama orada başka değer var. O yüzden 4 numaralı gözden 39'un olduğu yere link atarız ki bulabilelim. Tablo şu hale gelir. 

SıraAnahtar DeğeriLink
028
129
2
3
41810
5
627
///////////////////////////////////////////////
7
8
9
1039
13'ü yerleştirelim şimdi de.
hash(13)=6 mod 7
13'ü de yerleştiremiyoruz çünkü 6 numaralı göz dolu. 13'ü de overflow area'da 9 numaralı göze yerleştiriyoruz çünkü en alttan baktığımızda, orası müsait(10 numaralı göz demin dolmuştu). 6 numaralı gözden de, 9 numaralı göze link atıyoruz. Tablo şu hale geldi:

SıraAnahtar DeğeriLink
028
129
2
3
41810
5
6279
///////////////////////////////////////////////
7
8
913
1039
16'ya geldi sıra.
hash(16)=2 mod 7
2 numaralı göz zaten boş olduğundan sorunsuzca yerleştirdik. Tablonun son hali:

SıraAnahtar DeğeriLink
028
129
216
3
41810
5
6279
///////////////////////////////////////////////
7
8
913
1039
42'ye geçelim.
hash(42)=0 mod 7
0 numaralı göz dolu olduğundan, 42'yi overflow area'ya, müsait olan göze[8 numaralı göz], yerleştiririz. 0 numaralı gözden de link atarız. Tablo şu hale gelir:

SıraAnahtar DeğeriLink
0288
129
216
3
41810
5
6279
///////////////////////////////////////////////
7
842
913
1039
Son olarak 17 kaldı.
hash(17)=3 mod 7
3 numaralı göz boş olduğundan, 17 değeri sorunsuzca yerleştirilir. Tablo şu hale gelir nihai olarak:

SıraAnahtar DeğeriLink
0288
129
216
317
41810
5
6279
///////////////////////////////////////////////
7
842
913
1039

Böylelikle tabloya yerleştirmiş olduk. Şimdi bir iki husustan bahsedeceğim ki LISCH'ten farkını daha net görebilelim. Bunda da sona eleman attığımızdan, farkını tam kavrayamayanlar vardır muhtemelen. Eğer overflow area dolarsa ne yaparız? Doldurmayacak bir değer seçeriz genelde. :) Dikkat ettiyseniz, 4 gözlük bir overflow area'yı ben kendim uydurdum. O açıdan bu çok sıkıntı yaratamaz. Asıl soruna gelelim. Örneğin home address'i(hash'ten dönen değeri) 4 olan bir sayı daha olsaydı ne yapacaktık? 4 dolu malum. 4 numaralı gözden zaten link atılmış. Peki o zaman overflow area'dan link mi atacaktık? HAYIIIIR. :) Sıkı durun şimdi. :) Primary Area'yı 1 göz azaltacaktık(örneğimize göre 0-5 arası olurdu), overflow area'yı da 1 göz arttıracaktık(örneğimize göre 6-10 arası olurdu). Mod'u da haliyle 7 değil, 6 yapacaktık. Ve herşeyi sil baştan hesaplayacak, ona göre tekrar tabloyu dolduracaktık. :)

Son olarak average probe değerini(verilere ortalama kaç adımda ulaşılacağı) hesaplayalım. LISCH konusunda detaylı anlattığım için buraları hızlı geçiyorum.

27 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
18 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
29 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
28 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
39 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.
13 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.
16 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
42 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.
17 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
Toplamda 12 adımda tüm değerlere ulaşıyoruz. 9 tane de değer olduğuna göre=> 12/9=1,33 de average probe olur. LISCH'de de aynı değerleri kullanmış ve average probe'u 1,78 bulmuştuk. Görüldüğü üzere LICH yöntemi, LISCH yöntemine göre daha etkili...
Son olarak Address Factor diye bir kavram var. O da şudur: Primary Area/Total Table Size.
Yani verileri yerleştirdiğimiz alan, toplam tablo boyutunun kaçta kaçı olduğunu bize veriyor. Bu oranı yaklaşık %85lerde tutmamız gerekiyor.

Bir yöntemin daha sonuna geldik. Ben de fenerin yenilişini keyifle izlemeye gideyim artık. :)
Sonra görüşürüz.

Devletçilik & Özgürlük

Efendim malumunuz Devletçilik, Atamızın bizlere miras bıraktığı ilkelerinden biridir. Genel manada, devletin çıkarlarımız doğrultusunda elzem gördüğü alanlara girmesidir denebilir. Tabi bu kadar sığ değil anlamı ama asıl amacım bu ilkeyi detaylandırmak olmadığından, böyle geçiyorum.

Geçen gün Abdi İpekçi'nin katili devlet televizyonu ve Tarkan'ın gece kulübü diye bildiğimiz TRT'nin canlı yayınına çıktı. Bu karar bir saatli bombadır. Çünkü ben de dahil olmak üzere herkesin beklentisi, o adamın özür dileyeceği, affedilmeyi isteyeceği şeklindeydi. Ancak adam çıkıyor ve kendisini övüp, kitabının reklamını yapıyor. E o zaman kendisine ve bu programda emeği geçen herkese kocaman bir YUH!

Peki bu durum hakkında Başbakan ne dese beğenirsiniz: "Bunu özel kanal-devlet kanalı diye niye ayırıyorsunuz? Devletçilik geride kaldı, özgürlükler öne çıktı..."

Yani ülkemizin Başbakanı, yıllardır böylesine bir coğrafyada ayakta durmamızı sağlayan Ulu Önderimizin devriminin bittiğini, bu devrimin "bertaraf edildiğini" itiraf etmiş oluyor. Komik olan, devletçilik bittiyse eğer, neden devlet televizyonu var ve ben neden her ay TRT vergisi adı altında soyuluyorum? Madem özgürlükler öne çıktı, madem karanlık cinayetleri işleyenler bile bu denli özgür konuşuyor, Silivri'de tutulan yazarlar da neyin nesi?

Bir kavramı ağzınıza almadan önce 1000 kez düşünün derim...

Sonra görüşürüz..

Oktay Ekşi vs Engin Ardıç

Normalde dün yazmış olduğum LISCH yazımı, bugün LICH ile sürdürmek istiyordum. Ki hala yazabilirim ama ne zamandır aklımdaydı şu konuyu yazmak.

Biliyorsunuz Oktay Ekşi yazdıklarından ötürü çok büyük tepkiler aldı, özür diledi. Ancak yetmedi bu bazılarına. İstifası istendi. Etti mi etmedi mi bilmiyorum, pek takip etmedim. Ama birkaç gün sürekli olarak iktidar tarafından laf yedi, bunu biliyorum. Doğrudur yanlıştır, konum bu değil. Şimdi diğer örneğe geçelim.
Engin Ardıç adlı skandal arkadaştan bahsetmek istiyorum. Köşesinde şöyle yazmış: "(...) Kemal Bey eğer Bülent Bey gibi olmak istiyorsa, herşeyden önce kendisine bir de Rahşan Hanım şarttır.
Sevim Hanım'dan ayrılsın, kiminle evlensin, kiminle evlensin... Buldum: Ya Canan Arıtman'la, ya Nur Serter'le. Gürsel Tekin'e de Sevgi Erenerol'u istemeye gideceğim çiçek ve çikolata yaptırıp, cezasını Yargıtay bozunca
". Böyle bir terbiyesizlik var mı? İsimleri geçenler evli insanlar... Eşlerini tahrik/rencide etmek bir kenara, bu sözler bir insan evladından çıkabilir mi? Oktay ekşi için sürekli karalama kampanyaları düzen yalaka medya, acaba Engin Ardıç için ne yapacak? Şimdiye kadar hiçbir şey yapmadı... Acaba iktidardan/güçten yana olması, kendisine koruma kalkanı mı oluşturuyor?

İkiyüzlülüğü bırakın ve bu terbiyeden yoksun adama gereken cevabı verin...

Vallahi Yedin!

"7 yerim 9 yerim ama 8 yemem" diyordun ama 8 maç ceza yedin "Bülent Başgaaaaan". :) Suçu da yetkisiz menajerlik. Allah'ın sopası yok işte, 8 tane, yarasın tosunuma...

12 Kasım 2010 Cuma

LISCH(Last Insertion Standart Coalesced Hashing)

Merhaba arkadaşlar,

Collision kavramından daha önce bu blogda bahsetmiştim. Dileyenler arattırıp bakabilir. Collision Resolution dediğimiz, çarpışmaları engelleme yöntemleri mevcuttur. Bunlar:

  • Bağlantı ile(With Links)
  • Bağlantı Olmadan(Without Links)
  • Yalancı Link ile(With PseudoLinks)
Bağlantı(Link) ile çözüm yöntemlerinden olan LISCH, bugünkü konumuz arkadaşlar... Yani isimden de anlaşıldığı üzere, coalesced olduğunda, gelen kaydı en sona atıyoruz. Coalesced'in de ne olduğuna değineceğim, biraz sabır. :) Konuyu en iyi örnek üzerinde anlatabilirim. O yüzden direkt örneğe geçiyorum.

SORU:
27-18-29-28-39-13-16-42-17 şeklinde bir dizi sayı gelmiş ve
hash(key)=key mod 11

ÇÖZÜM:
İlk önce yerleştireceğimiz tablo boyutunu ayarlamalıyız. Soruda mod 11 dediği için tablomuz 0 ile 10 arasında olacaktır. Ayrıca R diye bir değer de tutalım. Bu da bize tabloyu sondan tarasın ve boş yeri söylesin. İlk başta R=10. Çünkü collision yok ve en son gözü gösteriyor. (Eğer sona bir eleman eklenseydi, R=9 derdik. Yani en sondan bir önceki eleman müsait anlamında...)

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Tablomuz yukarıdaki gibidir. 27'yi yerleştirerek işe başlayalım.
hash(27)=5 mod 11
27'nin mod 11'e göre hash'i 5 değerini verdi.(27/11=2 kalan=5. Kalan değer, bize hash değerini veriyor.)
Bu yüzden 27'yi 5 numaralı alana yazıyoruz. Collision yok. R=10 hala. Tablonun yeni hali aşağıdadır.


SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
527
6
7
8
9
10
 Şimdi ise 18'i yerleştirelim.
hash(18)=7 mod 11 (18/11=1 Kalan=7)
 18 değerini de 7 numaralı göze yerleştirelim o halde. Collision yok. R=10 hala. Tablomuz şöyle oldu:

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
527
6
718
8
9
10
Sıradaki kaydımız 29.
hash(29)=7 mod 11. İşte burada bir collision oluştu! Çünkü 7 numaralı gözde 18 var şu anda. 29 da aynı yeri gösteriyor. O yüzden LISCH mantığı gereği, 29'u en sondaki müsait yere atıyoruz. Çünkü hatırlarsanız algoritma gereği collision olduğunda, collision'a sebep olan değer en sona atılıyordu. Bu müsait yeri R ile tutmuştuk hatırlarsanız. R=10 idi. Yani 10 numaralı göze, collision'a neden olan 29 değerini atıyoruz. Artık 10 numaralı göz dolu. R=9 oldu (Alttan taramaya başlayınca, en sondaki müsait değer).
Ancak şu var! 29'u tabloda bulmak istersek, 7 numaralı göze bakarız. Çünkü hash değeri 7 çıkıyor. Ama 7 numaralı gözde 18 var. 29 değeri kaybolmasın diye 7 numaralı gözden, 29'u yerleştirdiğimiz 10 numaralı göze link atarız(şimdi neden bu yöntemin "with links" diye adlandırıldığını anlamışsınızdır). Tablo şu şekle gelir.

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
527
6
71810
8
9
1029
Üstteki tabloya dikkat buyurun şimdi. 7 numaralı hücreye baktığınızda link alanında 10 yazdığını görürsünüz. Yani hash değeri 7 olan bir diğer değer, 10 numaralı gözde imiş.

Sıradaki değerimiz 28.
hash(28)=6 mod 11
28 değerini sorunsuz bir şekilde 6 numaralı göze yerleştirelim. R=9 hala...
 Tablonun son hali şöyle:


SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
527
628
71810
8
9
1029
Yeni değerimiz 39.
hash(39)=6 mod 11. 39 değerini 6 numaralı göze yerleştiremiyoruz çünkü orada 28 değeri var. Az önceki gibi collision oldu. Yapılacak işlem tamamen aynı. Collision'a sebep olan 39'u R değerine yerleştiriyoruz. R değeri en son 9 idi. O yüzden 39'u 9 numaralı göze yerleştiriyoruz. R=8 oldu(sondan başlayınca boş/müsait olan göz 8 çünkü). 28'in bulunduğu 6 numaları gözden, 39'un bulunduğu 9 numaralı göze de link atarız ki 39 değeri kaybolmasın.. Tablo şu şekle gelir.

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
2
3
4
527
6289
71810
8
939
1029
13 değerine geçelim.
hash(13)=2 mod 11.    2 numaralı göz boş olduğundan, 13 değerini sorunsuzca yerleştiriyoruz. R=8 hala... Tablo şu hale geldi:


SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
213
3
4
527
6289
71810
8
939
1029
 16 değeri var sırada.
hash(16)=5 mod 11.
16 değerini 5 numaralı göze yerleştiremiyoruz zira orada 27 değeri var. Yine bir collision vakası. :P :) Hafıza-i beşerin nisyan ile malul olmasından mütevellit bir kez daha anlatıyorum. :) Bu cümleyi yazdığım sırada Mein Herz Brennt çalıyordu. Yan etkileri diyeyim artık. :D
Collision'a sebep olan 16 değerini, R ile tuttuğumuz sondaki müsait göze yerleştiririz. R=8 idi en son. Bu yüzden 16'yı 8 numaralı göze yerleştiriyoruz. 27'den de 16'ya link atıyoruz. Yani 27'nin durduğu 5 numaralı gözün link değerine 8 yazıyoruz ki 16 değeri kaybolmasın... R değeri en son 8 idi. Şu an 7 olamaz, orası boş değil,18 değeri var. R değeri 6 da olamaz, orada da 28 değeri var. R değeri 5'i de gösteremez çünkü orada da 27 var. O halde R=4 oldu. Tablonun son hali şöyle:

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
213
3
4
5278
6289
71810
816
939
1029
Sıradaki değerimiz 42.
hash(42)=9 mod 11.
42 değerini 9 numaralı göze yazamıyoruz çünkü orada 39 var. 39 da orada aslında misafirdi hatırlarsanız çünkü 39'un çıkan hash değeri 6 idi(hash39= 6 mod 11). İşte buna coalescing denir!!.. Yani dönen hash değerleri fark olanlar aynı zincirde buluşuyor. 42'yi bulmak için, 9 numaralı göze gidiyorsunuz ve orada aslında dönen değeri 6 olan başka bir değer var ama link'i yine de 39'dan atıyoruz. Buna coalescing deniyor işte. :) Daha nasıl anlatayım bilemiyorum ama anladınız siz onu. :)
42'yi R'nin tuttuğu göze, yani 4 numaralı göze, yerleştiriyoruz. 9 numaralı gözden de 42'ye link atıyoruz. R=3 oldu artık. Tablonun son hali şöyledir:

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
213
3
442
5278
6289
71810
816
9394
1029
Son olarak 17 değeri kaldı.
hash(17)=6 mod 11
6 numaralı gözde 28 değeri var. O yüzden 17'yi R'nin gösterdiği yere, yani 3 numaralı göze, koyuyoruz. Link atma olayı ise şöyle:Link'i 28'den atamayız çünkü 28'in olduğu gözden, 9 numaralı göze link atılmış. 9 numaralı gözden de, 4 numaralı göze link atılmış. Bu yüzden biz de 17'ye 4 numaralı gözden link atarız. R=2 oldu en son... Tablonun nihai hali şöyledir:

SıraAnahtar DeğeriLink
0
1
213
317
4423
5278
6289
71810
816
9394
1029
 Böylelikle tabloya yerleştirmiş olduk. Bir iki şey daha söyleyeyim. Hash'ten dönen değere home address denir. Kısa ismi varken, tüm yazı boyunca nedense uzun uzun kastım. :) Yani bir yerde home address gibi bir şey okursanız, artık anlarsınız. :)
Son şey: average probe. Yani ortalama kaç adımda verilere ulaştığımız...
27 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
18 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
29 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.(7 numaralı göze gidiyoruz, ordan link ile 29'a atlıyoruz)
28 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
39 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.(6 numaralı göze gidiyoruz, ordan link ile 39'a atlıyoruz)
13 değerine 1 adımda ulaşıyoruz.
16 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.
42 değerine 2 adımda ulaşıyoruz.
17 değerine 4 adımda ulaşıyoruz.
 Toplamda 16 adımda tüm değerlere ulaşıyoruz. 9 tane de değer olduğuna göre=> 16/9=1,78 de average probe olur.
LISCH metodu bu kadar arkadaşlar. İnşallah bu konser ortamından doğru düzgün bir anlatım çıkmıştır. :D
Korn yorumuyla One ile sizlere veda ediyorum. :)

Sonra görüşürüz..

Vakıflar/Dernekler

İyi akşamlar herkese.

Malumunuz, çok meşhur bir dernek/vakıf insanların inançlarını sömürerek soymuştu. Hoş, hala uyanamayanlar da var. Neyse konumuz bu değil. Bahsetmek istediğim, insanların neden dernek/vakıf vs kurmak istemesi...

Bu anlattıklarım her vakıf ve dernek için geçerli olmayacaktır. Yarası olan gocunur. Vakıflar ve dernekler, hayır işlerine vesile olan yapılardır. Tabi görünüşte! Aynı vakıflar/dernekler aynı zamanda vergi kaçırma kapısı da olmakta!! Kişiler veya şirketler vakıf/dernek kurmalarına müteakip, tüm yatırımlarını bu vakıflara/derneklere bağışlarlar(!!!). Ardından elinden çıkmış görünen mallarını bu vakıf ve derneğe sattırırlar!

Ülkemizde de dernekler ve vakıflar pek takip edilmezler. Görünürde demokrasinin gereği, toplumsal gelişimin öncüsü gibi ithamlarla pohpohlanırlar...

Kurulan dernekler ve vakıflar kurucularına büyük bir şöhret kazandırırlar. Yani hem kendi paranızı hiçbir vergi ödemeden işletecek hem de topkumda sevilen biri olacaksınız. Ayrıca dernek sahibinin görüşleri bu vakıf/dernek yoluyla topluma enjekte edilmeye çalışılır. Burs veren bazı dernek ve vakıfları düşünün... Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Algoritmadan konu anlatasım var ama çok da şekil çizmem gerekiyor... Ben karar veredurayım.. Sonra görüşürüz. :)

5 Kasım 2010 Cuma

Adieu Mon Pays

Gönül isterdi ki bu başlık altında Enrico Macias'tan bahsedebilseydim.. Ancak Milli(!!!) Eğitim Bakanlığımız düşünmüş taşınmış veee okullarda "Andımız" ile "İstiklal Marşı" okunması uygulamasını iptal etmiştir. Hep nazik ifadeler kullandığım medyamız, daha açık anlatayım, yalaka basın ise olayı "değişim" sloganıyla verip, 1-2 satırda kapatmış. Obama da "we can change" diyordu sahi... Okula giden her çocuğun İstiklal Marşını okumasını baskıcı bir uygulama algılayanlar var maalesef.. Her sabah Kurtuluş'umuzu bir kez daha anlatan ulusal marşımızı duyamayacağız artık... Andımız'ın yeri bende çok başka.. İlkokul yıllarımda okul önünde Andımız'ı okumak için yarış ederdik... Artık bu gibi şeyler olmayacak. Ülkemizin gidişatı hiç hayra alamet değil...

Bir de üstüne az önce bir haber okudum. Boğaziçi Üniversitesinde protesto eden gençlere çevik kuvvet, en açıklayıcı tabirle, Allah ne verdiyse girişmiş... Demokrasi nidaları atanlar, karşıt görüşü hep zorbalıkla bastırmaya çalışıyorlar. Bunun adı da demokrasi...

Bir millet uyanamıyor...