31 Mart 2010 Çarşamba

Çandarlı Halil Paşa

Bugüne nostalji yaparak başladım ve NBA Live 98'i yıllar sonra tekrar makineme kurdum. :) Günü de tarihi bir olayla kapatmak istiyorum. Nasıl konu geçişi yaptım öyle..

Efendim, konumuz Çandarlı Halil Paşa Olayı. Çandarlı Halil sırasıyla 2.Murat ve 2.Mehmet(Fatih Sultan Mehmet)'e vezirlik yapmış önemli bir şahsiyettir. Ancak Edirne'de idam edilerek öldürülmüştür. Peki neden böyle olmuştur diye bir soru soruyorsanız şayet, ki sormanız gerekir, yazımızın ana konusunu da anlamış olmalısınız.

Sayın Erol Mütercimler'in anlattığına göre bu konuda 3 senaryo varmış:
1. Çandarlı Paşa'nın Bizans ile yakın ilişkileri(rüşvet vs)
2. Fatih Sultan Mehmet'in çocuk yaşta tahta çıkmasını engellemesi ve Fatih'in bunu asla affetmemesi
3. Osmanoğulları ile Çandarlı Ailesi arasındaki rekabet

Çandarlılar babadan oğula uzun süredir vezirlik görevini başarıyla sürdüren bir ailedir. Yaptığı hizmetleri göz önüne aldığımızda birinci maddenin pek de mantıklı olmadığını söyleyebilirim. Eğer Bizansçı biri olsa, bunu çok daha önceden belli ederdi diye düşünüyorum.

Gelelim ikinci maddeye. Bu madde geçerli olabilir zira hatırlarsanız bize tarih derslerinde 2.Mehmet'in babasına mektup yazdığı, "Sevgili Babacığım, geri dön" dediği anlatılmıştı. :) Ancak pek de öyle olmamıştı. :) Çok genç yaşta tahta oturan 2.Mehmet(Fatih ünvanını almamıştı henüz), Varna Savaşında tüm gençlik hırsıyla saldırıyordu ama durumun vahametini gören Çandarlı Halil Paşa, 2.Murat'ı çağırıp ikna ediyor ve 2.Mehmet tahtı babasına geri vermek durumunda kalıyordu. Kendinimi bir an Fatih'in yerine koydum da... Öfkesinden duramaz insan herhalde. :) Fatih de muhtemelen bunu unutmamış olacak ki, böyle bir olayı tasarlamıştı. Ancak öyle hemen bir çırpıda olmuyor bu iş. Olamaz da zaten. Dikkat ettiyseniz, padişahı değiştirebilecek güçteki bir vezirden bahsediyoruz. Bu nüfuzunu ve gücünü gösteriyor. Haliyle Fatih de buna cesaret edemiyor hemen.

Gel zaman git zaman, Fatih İstanbul'un fethini kaçınılmaz olarak görüyor. Ancak Çandarlı Paşa bu durumdan hoşnut değil! Böyle bir girişimden rahatsız olduğunu belli ediyor. Diyeceksiniz ki şimdi, bu durum Bizans ile ilişki içinde olduğunu gösterir mi.. Sanmıyorum çünkü bu konu hakkında Halil İnalcık Hocanın görüşleri devreye giriyor. Sayın İnalcık şöyle der: "Çandarlı son ana kadar İstanbul'un fethine muhalif kalacaktır. Girişim başarılı olursa otoritesinin kaybı, başarılı olamazsa devletin tehlikeye düşmesi kaçınılmaz görünüyordu. Şehir fethedilse bile Haçlı Seferleri ile yerle bir edileceğine inanıyordu". Hocamızın bu sözlerinden çıkardığım şu: Çandarlı Paşa kendi gücünün korunmasını devletin çıkarının üzerinde görmüştür ve büyük düşünmemektedir. Tabi bunlar hocamızın laflarının üzerine yaptığım çıkarsamalar, kesin böyledir demiyorum, diyemem de.

2.Mehmet, Çandarlı'nın bu tutumuna rağmen, ona ihtiyacı olduğundan ses etmemiştir. Fetih için çalışmalar ve hücumlar başlamıştır. Savaş toplantılarında dahi Çandarlı Paşa sürekli geri çekilmeyi önermiştir. Haçlı Seferlerinin peşpeşe geleceğini söylemiştir. Tam da bu noktada araya Rum asıllı Zağanos Paşa girmiştir. Bizleri bugünlerde ayrıştırmaya çalışanlara inat, Rum asıllı Paşamız padişaha destek vermiştir. Haçlıların ve onları oluşturan devletlerin sürekli rekabet halinde olduklarını ve bir Haçlı Seferi yapsalar bile bunun sağlıklı olmayacağını belirtmiştir, ki nitekim haklı çıktığını tarihin sayfalarında gezerek bulabilirsiniz.

En nihayetinde İstanbul düşer, Fatih ünvanını alan 2.Mehmet, kısa bir süre sonra Çandarlı Paşa'yı idam ettirir. Gördüğünüz üzere ikinci madde son derece kabul edilebilir nedenlere dayanmakta.

Gelelim üçüncü maddeye.. Az önce Zağanos Paşa ile Çandarlı'nın nasıl karşı karşıya geldiğini yazdım. Üçüncü madde için önemli bir dayanaktır bu. Osmanlılarda I.Murat döneminde, ne trajikomiktir ki Çandarlılardan Hayreddin Paşa'nın uğraşlarıyla, kurulmuş bir ocak vardır: Kapıkulu. Bu ocak, Türk olmayanlardan, devşirme çocuklarla kurulan bir oluşumdu. Adı üstünde, padişahları için "kul" oluyorlardı. Günaha sokacağım kendimi ama bunu ben demiyorum, tarih diyor. :) İşte bu Kapıkulu Ocağı çok geniş bir yelpazedir ve Zağanos Paşa da bu ocağın bir ürünüdür. Dedesinin yardımıyla kurulan bu ocağın ürünleri, Çandarlı Halil'in de ölüm fermanı oluyordu. Çünkü Çandarlılar ile Kapıkulu Ocakları sürekli sürtüşme içindeydiler. Çandarlı Halil'in asılmasıyla da, Kapıkulu Ocaklarının, dolayısıyla da Osmanoğullarının mutlak ve kat'i egemenliği başlamıştır. Üçüncü senaryo da çok gerçekçi duruyor ki, tarihi olayları da düşünürsek, en mantıklısı da bu.

Konu hakkında yazabilmemi sağlayan Sayın Erol Mütercimler'e de değerli eserleri için teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

İyi akşamlar herkese.

Hiç yorum yok: