Merhaba arkadaşlar. Temmuz ayının sonuna yaklaşırken(girizgah olsun diye yazdım, konuyla alakası yok=) ), kısa bir yazı yazmak istiyorum. Sonunda tatil günü geldi ve ertesi gün erken kalkmayacağını bilmekten kaynaklanan bir huzur var bende. :D
Yorucu bir hafta geride kaldı. Report Designer projem de adım adım ilerlemekte. 1-2 hafta içinde sonlanacağını tahmin etmekteyim. İşyeri oldukça yoğun geçmekte. Onun dışında, sıcağı görenin evlendiği dönemdeyiz. =) Bir düğüne daha gitmemeyi başardım. :D Ancak her gün 2-3 düğün davetiyesi gelmeye başladı, nüfus patlaması olacak bu gidişle. =)
Bu aralar yeni bir kitaba başlıyorum. Eski kitabım ancak bittiğinden yeni başlayacağım. İçerik hakkında biraz bilgi sahibiyim: Erol Mütercimler - Fikriminiz Rehberi, Gazi Mustafa Kemal. Harika bir kitap. Muhteşem bir yazar olan Erol Mütercimler'den muazzam bir biyografi. Aralarını okudum çünkü, bilgim de var. =) Çok uzun zaman ayıramadığımdan, bu kitap beni 1 ay idare eder. Ondan sonra okuyacağım kitabı da belirledim ama bitince söylerim onu da. =)
Kitaptan girdim, müzikten devam edeyim bari. Tüm şarkılarını en az 20'şer kez dinlediğim(ki ben sürekli birini nadiren dinlerim) Sıla'nın albümünü hala dinlemediyseniz, şiddetle tavsiye ediyorum: Sıla - İmza. Sesi çok güzel, şarkıları güzel, müziği süper. Tanımlayamıyorum. =)
Onun dışında sizlere tavsiyem: Fazıl Say - Black Earth. Dinlediğinizde "budur" diyeceksiniz. =) Bir önceki yazımda da önerdiğim Sumru Ağıryürüyen'i de tekrar hatırlatırım. ;)
Sıra sanırım filimlere geldi. Bu konuya girmeden çok çok çok önemli bir bilgiyi paylaşayım. Ben yıllarca "film" kelimesini kullanırdım. Ancak 3 gün önce Türkçe'de filim diye kullanıldığını öğrendim. Bu şekilde kullananlara kızdığım için kendimden utanıyorum. :S Meğer öz Türkçe'si o imiş. Konuya geri döneyim. Ben maalesef sinema alışkanlığı olan biri değilim. :D Arkadaşlarım pek sinemaya gitmediğinden, tek başına da gidilmeyeceğinden DVD'de izleme alışkanlığı edindim. =) En son Suikastçi ve Iron Man'i izledim. İki filim de, aksiyon dolu sahnelerle bezenmiş, ilginç ama güzel yapımlar idi. Yapım tarihlerini bilmiyorum ama izlemediyseniz şayet, bir deneyin derim. =)
Bu arada şu Feysbuk'a iyice alıştım. Artık tüm "numaralarını" çözdüm. =) Kimilerinin birden çok hesabı var. Yani %30 oranında hesap sahte diyebilirim. Normalde cesaret edemediği ya da merak ettiği insanların hesaplarına erişmek için yapılan bir numara. =) Bir diğer alengirli hareket ise, sahte resimler. Sahte resim koyuyorsunuz, bari resmin altındaki küçücük linki silin. =) O resimlere yapılan yorumlar ise ayrı bir komedi. :D Özgüveninizi kaybetmeyin sakın. Özgüveni olmayanlar, böcekten farksızdır, dikkate bile alınmazlar. ;)
Bu arada güzel bir haber aldım. PES 2010'da, 09'daki hata giderilmiş. Serbest vuruşu kullanan oyuncu artık zeka geriliği yaşamayacak. :D Hareketsiz kalmayacağı ve topu takip edebileceği açıklanmış. =) Bayağı karşı atak oluyordu o saçma hata yüzünden.
Yarın yine görüşürüz umarım, bu gecelik benden bu kadar. Hoşça kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder