29 Ekim 2010 Cuma

Hoşgeldin Iverson





Yeniler:




Közkamanlık

Başlıktaki ifadeyi ilk kez duyanlar çoğunluktadır. Açıkçası benim tanışmam da çok eskilere uzanmıyor. Kazak Rahmankul Berdibay'ın (Manas Destanından ilham alarak yazmış olduğu söylenen) "Baykal'dan Balkan'a" adlı kitabında bu ifade ilk kez vücut bulmuş. Kendisi Közkamanlığı şöyle tanımlamış:"Halk arasında fitne ve karışıklık çıkarıp, kendi başına buyruk olarak düşmanların maşası haline gelip, kendi yurduna hainlik yapan vefasız".

Peki çıkış noktası nedir bu Közkamanlığın? Şöyle anlatayım: Manas'ın amcası Hüseyin Kalmaklar'a esir düşer. Esir düştüğü topraklarda bir Kalmaklı bayanla evlenir ve çocukları olur. Ancak çocukları oralarda kaldığından, o toprakların dilini/kültürünü/terbiyesini almıştır. Çocuklarına Közkamanlar denmekteydi. Ancak çocukları şuursuz hale getirilerek, Kırgızlar içeriden yıkılmaya çalışılmıştır. Hiçbir insani duygusu kalmayan, kendi özlerine düşman olan bu Közkamanlar sadece servet ve şöhret peşinde koşmuş ve Kalmakların maşası olmuşlardır. Tek düşünceleri Manas'ı öldürmektir ve Kırgızları küçümserler ve onların neden Kalmakları örnek almadığını düşünürler. Bir gün Manas'a zehirli kımız içirirler ve onu neredeyse öldüreceklerdir. Ancak başaramamışlardır. Ardından birbirlerine girmişler ve kendilerini öldürmüşlerdir.

Közkamanlar ana dilini bilmeyen, milletinden ayrı/kopuk bir kültür ve terbiyede yetişen insanlar arasından çıkar. Berdibay'ın deyimiyle "kronikleşmiş korkunç bir hastalık"tır. Günümüzdeki Közkamanlara bakacak olursak: çoğu üniversite okumuş, yüksek kültürlü ve aydın diye bilinen kişilerdir. Başka milletlerin tarihlerini, felsefelerini ezbere bilirler. Ağızlarından demokrasi, insan hakları, barış, ifade özgürlüğü, kardeşlik sözleri hiç eksik olmaz. Ancak kendi milletine, tarihine ve bayrağına düşmanlıkta düşmanlarını bile sollarlar.

Yazıyı yine Berdibay'ın ifadeleriyle kapatalım:"Kendi milletinin tarihini bilmek ve bilmek istememek Közkamanlığın işaretidir. Onlar dünyadaki güzelliklerin hepsini başka bir memlekette arar, kendi memleketlerinde ise övünülecek ve örnek alınacak hiçbir şeyin olmadığını düşünürler."

Mesajın kime gittiğini anlayan anladı, sonra görüşürüz..

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Orgeneral Işık Koşaner'in Bayram Mesajı:

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Değerli Mensupları,
      Ebedî Başkomutan ve Büyük Devlet Adamı Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde Türk milletinin her türlü zorluk ve imkânsızlığa rağmen büyük fedakârlıklar ve şehitlerimizin aziz kanları ile yoktan var ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin 87’nci yılını kutlamanın onur ve gururunu yaşıyoruz.
      Cumhuriyet, ulusumuzun onurunu yücelten, çağdaş uygarlıkla bütünleşmesinin yolunu açan inanılması güç bir devrim ve Türk ulusunun karakterine en uygun yönetim biçimidir.
      Umutların tükendiği, her şeyin sona erdiğinin sanıldığı bir anda, Yüce Atatürk’ün önderliğinde “Ya istiklal ya ölüm!” parolasıyla bir ulusun yeniden dirilişinin ve tarihin ender kaydettiği bir başarının simgesi olan Cumhuriyet, her türlü tehlikeye karşı göğüs gererek ulusça birlik ve beraberlik içinde sonsuza dek korumamız ve yaşatmamız gereken en değerli varlığımızdır.
      Atatürk’ün Türk ulusuna armağan ettiği en önemli eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin temelinde; çağdaş yurttaş, toplum ve devlet ülküsüne ulaşmayı sağlayacak prensipler özenle yaşama geçirilmiş ve gücünü ulus iradesinden alan demokrasinin hayat bulmasının yolu açılmıştır.
      Cumhuriyet, Anayasamızda da güvence altına alınmış olan üniter devlet, ulus devlet ve laik devlet temellerine oturan Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma erdemine sahiptir.
      Değerli Silah Arkadaşlarım,
      Türk milletinin bağrından çıkan, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş ifadesi olan Silahlı Kuvvetlerimiz, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhuriyetimizin temel değerlerinin, ulusal birliğimizin ve bölünmez bütünlüğümüzün güvencesi olmaya devam edecektir.
      Ulusumuzdan aldığı güç, sahip olduğu modern imkân ve kabiliyetler, üstün disiplin, yüksek moral gücü ve eğitim seviyesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerimiz birlik ve bütünlüğümüze kastedecek her türlü tehdit karşısında daima göreve hazırdır ve milletinin emrindedir.
      Bütün değerleriyle, hukuk ve düşünce sistemiyle daima çağdaş bir kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuka saygılı olmaya devam edecektir. Ancak hukuka saygının herkes tarafından dikkate alınması gereken bir zorunluluk olduğu ve gerçek anlamda hukuk devleti olgusuyla çağdaş ve saygın bir toplum olunabileceği aşikârdır.
      Dünyada ve bölgemizde meydana gelen son gelişmeler bir kez daha göstermektedir ki, ülkemizin bulunduğu bu zor coğrafyada güçlü Silahlı Kuvvetlere sahip olmak, varlığımızın, bekamızın ve esenliğimizin yegâne teminatıdır.
      Bu mutlu günde, bir neslin kendini feda ederek bizlere armağan ettiği Cumhuriyetimizin kuruluşunu gerçekleştiren başta Ebedî Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK ve bu uğurda canlarını feda eden şehitlerimizin, ebediyete intikal etmiş komutanlarımızın ve gazilerimizin aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğilirken Cumhuriyeti korumak uğruna ve bölücü teröre karşı yürütülen mücadelede şehitlik mertebesine ulaşan askerlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
      Bu duygularla, Cumhuriyetin erdemine, onun kazanımlarına ve temel değerlerine yürekten inanmış, silah arkadaşlığı çatısı altında sarsılmaz bir birlik ve vatana adanmışlık ruhuyla birbirine kenetlenmiş, Atatürkçü Düşünce Sistemini özümsemiş Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarının ve ailelerinin Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutlar, esenlikler dilerim.

28 Ekim 2010 Perşembe

Yetmez Ama Yetti Be!

Merhaba arkadaşlar,

Öncelikle başlığım tüm referandum kuşlarına gelsin. Her neyse asıl bahsetmek istediğim konuya döneyim. Yurdum insanı malumunuz çok merhametli, misafirperver ve de yardımseverdir. Ancak bu özellikleri diğer bazı yönleri gibi sömürülüyor ve kullanılıyor. Her gün her dakika, Filistin'e yardım; Pakistan'a yardım; Endonezya'ya yardım; adını sanını duymadığım ülkeye yardım... Yeter artık yaa. Bu ülke insanı açlıktan kırılırken, çöpçüler çöp tenekelerinden çıkan muzları yerken, aileler parkta kalırken, küçük çocuklar parasızlıktan okuyamazken nerede bu insanlar? Maşallah her Allah'ın günü yardım süsü altında, arkada bir fon müzikle kampanya reklamları var. Dönün de bir ülkenizin haline bakın. O ülkelerdeki insanlar Müslüman da, Türkiye'dekiler kafir mi?

Geçenlerde bir yazar çok güzel bir kelam etmiş:"Yeni Camii'de dilenir, Sultanahmet'te sadaka verir". Şu an bizi bundan güzel özetleyen cümle yok. Ülkenin üçte biri yoksulluk ve açlık sınırının altındayken, ne bu çığırtkanlık? Bir de dini motiflerle yapmıyorlar mı bunu, kafayı yiyorum. Dini bilseler içim yanmayacak. Düşünün bir kere, zekat verirken önce akrabaya veriliyor. Bunu hiç düşünmüyor musunuz?

Bizim insanımız aç, emekliler sürünüyor, yönetenlerde ve kurumlarda ses yok. Ama X ülkesi söz konusu olunca işadamlarından tutun da sokaktaki esnafa kadar herkes seferber. Aç bir adam dükkanından bir ekmek istese vermeyecek olan esnaf hem de bu(çok gördüm, öyle şey olmaz deemeyin boşa).. İETT, yani İBB, bile halka sormadan halkın parasını hibe ediyor!! Otobüslerde reklamlar boy boy.. Geçen gün haberlerde gösterdi, 1999 depreminde, evet yanlış okumadınız 1999 depreminde, mağdur olan depremzedeler hala prefabrik evlerde sefalet içinde yaşıyorlar. Başbakana derdini anlatmak isteyen kadıncağız da polis tarafından coplanıyor. Yerim ben Pakistan Yardımınızı! Salt gösteri için, oy için bu bayağı ve küçük hareketlerden nefret ediyorum. O zavallı kadıncağızın suçu bu ülkede yaşamak mı?

Akrabalarımdan duydum, bir de okullara zarflar gönderilmiş.. Çocuklardan da para topluyorlarmış. Önce çocuklardan güzellikle(!) alınan kayıt paralarını engelleyin. Doğu'daki okullarda soba ve yakacak ihtiyacı olduğunu okuyoruz. Birileri tüm okullara bilgisayar koyduk diye oy peşinde koşuyor, gelin görün ki okullarda henüz temel ihtiyaçlar sağlanamadı, sobalar maalesef yanmıyor.

Yazımıgüzel bir deyimle bitireyim:"Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde kaldı gayriye himmet ede"

Sonra görüşürüz..

The Answer is..

Şaka gibi.. Efsane 3 numara Beşiktaşımızda.. Kombine almadım da bu sene, kesin yönetim bilet fiyatlarını tavan yapacak ama the answer'ı izlemek için değer yaa. :)

24 Ekim 2010 Pazar

AVL Trees (AVL Ağaçları)

Merhaba arkadaşlar,

Bugünkü konumuz aynı zamanda Binary Search Tree sınıfına dahil edilebilecek olan AVL Trees. AVL ismini, mucitlerinden almış (mucit kelimesi uygun olmadı sanki?). Adelson-Velskii-Landis. Binary Search Tree'yi anlatırken bahsetmiştik, verilerin geliş sırasına göre şekillenen bir yapısı vardı BST'nin. Bu yüzden derinlik çoğu zaman alıp başını gidebilirdi(bir sürü alt node ortaya çıkar). İşte AVL Tree tam da bu noktada devreye giriyor. Dengeleme işlemi için geliştirilmiş olan bu ağaç yapısı, performansı arttırmak için sürekli olarak kendisini yeniden düzenler(re-organize). Yani bir düğümün(node) alt ağaçlarının yükseklikleri(derinlikleri) yaklaşık olarak aynıdır, demekte bu yöntem. Bu yüzden bu yönteme "height balanced tree" de denmektedir. Daha önce de belirttiğim gibi, bir düğümün sağında ve solunda kalan ağaçlarının derinliği yaklaşık olarak aynı değilse, yeniden düzenleriz.

AVL Tree metodunu kullanabilmek için balanced factor sayısını bulmalıyız.
balanced factor=(sağ alt ağacın derinliği) - (sol alt ağacın derinliği)
balanced factor değeri 0, +1, -1 değerleri çıkarsa sorun yok. Bu üç değer dışında bir sonuçla karşılaşırsak, o ağacı yeniden düzenleriz.

Yeniden düzenleme işi de dört adet şablona göre yapılır. Bu şablonlar olası dengesizlikleri ve nasıl çözüleceklerini söylerler. Yani bizim ağacımız hangi şablona uyuyorsa, çözümü de o şablona göre yapacağız.

1. Şablon

Yukarıdaki şablonda X ve Y birer node. A,B,C ise birer alt ağacı temsil etmektedirler. A ağacının derinliği h olsun. B ağacınınki de h, C ağacının derinliği ise h+1 olsun. Balanced factor'u hesaplayacağız. Y düğümü için hesaplarsak= sağ  alt ağacın derinliği - sol alt ağacın derinliği. (Sağ alt ağacı C. Sol alt ağacı ise B.)
Bu durumda= (h+1) - (h)= +1
Y düğümünün derinliği +1.

Şimdi X düğümü için bakalım. solunda bir alt ağaç var. A alt ağacının derinliği h demiştik. Sağ tarafını da anlarsanız bu konunun büyük kısmını bitirirsiniz. :) Sağ tarafta Y düğümü var. Y düğümünün altında B ve C vardı. Burada B'nin h, C'nin ise h+1 derinliği var. Yani Y düğümünün altında en fazla h+1 derinlikte ağaç var. Bir de kendisini katarsak(Y düğümünü), X düğümünün sağ tarafındaki derinlik h+2 olur. Tekrar anlatayım, sol tarafta A alt ağacının derinliği=h.    Sağ tarafta Y bir düğüm olduğu için derinliği +1, bir de altındaki alt ağacın derinliği h+1. Toplarsanız, h+2 de sağ tarafın derinliği olur. 
X için balanced factor ise=(h+2) - (h) = +2
Gördüğünüz gibi 0,-1,+1 dışında bir değer çıktı. Yeniden düzenleme yapmak durumundayız. 

Burada anlatılmak isteneni kabaca şöyle tarif edelim. Ağacınızda balanced factoru +2,+1 şeklinde düğüm varsa, ağacınızın iyileştirmesi aşağıdaki gibidir:



Bu da birinci şablonun çözümü olur. A ve B'nin derinlikleri h idi. X'in balanced factor'u 0 oldu. Y'ye gelelim. Sağ tarafında C'nin derinliği h+1 idi. Y'nin sol tarafında X'in derinliği  +1(çünkü X sadece bir düğüm), h derinliğine sahip alt ağaçları da var, ki onların derinliği de h. Toplamda h+1 de sol tarafın derinliği. Böylelikle Y'nin balanced factor'u= (h+1) - (h+1) = 0 olur.

Diğer şablonlar da aynen böyle. Diğer şablonlarda sadece derinlikleri yazacağım, açıklamaya gerek olmadığını düşünüyorum artık.

2.Şablon
X ve Y birer düğüm.
A, B, C birer alt ağaç. A ağacının derinliği h+1 olsun. B ağacınınki de h, C ağacının derinliği ise h olsun. Kısacası, düğümlerinin balanced factor'u -2(X) ve -1(Y) olan ağacınız varsa, bu şablonun çözümü sizin için.
Çözümü ise:

 3.Şablon
 X, Y ve Z birer düğüm.
A, B, C, D birer alt ağaç. B ağacının derinliği h-1 olsun. A, C ve D ağaçlarının derinliği ise h olsun. Kısacası, düğümlerinin balanced factor'u +2(X), -1(Y) ve +1(Z) olan ağacınız varsa, bu şablonun çözümü sizin için.

 Çözümü ise:


4.Şablon

 X, Y ve Z birer düğüm.
A, B, C, D birer alt ağaç. C ağacının derinliği h-1 olsun. A, B ve D ağaçlarının derinliği ise h olsun. Kısacası, düğümlerinin balanced factor'u -2(X), +1(Y) ve -1(Z) olan ağacınız varsa, bu şablonun çözümü sizin için.





Çözümü ise:





Ağacınız hangisine uyarsa, onu baz alırsınız. Tüm şekilleri az önce tek tek elle çizdim, ki zaten beni tanıyanlar bozuk ve yamuk şekilllerden hemen anlamıştır. :)
Derinliklere ve balanced factor'lere dikkat ederseniz, çok çok kolay bir yöntemdir.

Görüşmek üzere..

Hürriyet ve "Uzun Etek" Olayı

Bazı gazeteler vardır, rengi bellidir. Salt küfretmek, çamur atmak için yazarlar. Özellikle ulusalcı kesime saldırmak için her şeyi bir taraflarından uydururlar. Ancak Hürriyet'te dün öyle bir haber vardı ki yuh dedim. Tamam, ulusalcı takılıyorsun, ki ben de ulusal değerleri koyu şekilde savunurum, birşeyleri ispatlamak istiyorsun da... Sırf haber yapmak için komik yazılar yazıp hem kendini hem de sözde temsil ettiğin ulusalcıları rezil etmenin bir anlamı yok.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16116515.asp?gid=373 bağlantısına bakarsanız, Sakarya Valisinin davetiyeye uzun etek yazdırdığını ve bunun çok manidar olduğunu yazmışlar. Hatta davetiyeyi de göstermişler...

Cehaletin gözü kör olsun. Hadi yazan kişi cahil ve zeka geriliği yaşıyor, bu gazetenin kontrol mekanizması da mı yok? Uzun etek kavramına bakacak olursanız, full-length dress'in dilimize uyarlanmış hali olduğunu göreceksiniz. Yani bildiğiniz gece elbisesi!

Bakın aşağıda ne vaaaaaaar..




Evet doğru okudunuz. Çok saygıdeğer, eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in resepsiyon daveti. Altta ne yazıyor? Uzun etek...

Lütfen haber yazmadan önce biraz okuyun, araştırın. Lütfen...

16 Ekim 2010 Cumartesi

Nuri vs Podol$ki

Geçen gün oynanan Köln-Dortmund maçındaki Podolski terbiyesizliğini ve Nuri'nin ona yaptığı kapağı anlatacağım.

Podolski, maçın 89. dakikasında Nuri'ye sert bir faul yapar. Nuri buna tepki gösterirken, Podolski de resimdekiler gibi tepki verir...



İlk resimde "nassı koyduuuk" derken, ikinci resimde aslında hangi maçtan bahsettiğini gösteriyor(Almanya-Türkiye). Batının çirkin ve ahlaksız yüzünü bir kez daha gözler önüne seren bu pislik herif, çok geçmeden rögarı alıyor. :)


Uzatma dakikalarında sahneye çıkan Nuri, deplasmanda Dortmund'a 3 puanı getiriyor ve Podolski'ye hareketini çekiyor :)
Koşarak sevinen Nuri, Podolski'nin yanına gelince resimdeki hareketi kendisine çekiyor. :D Bu da Dortmund kalecisinin podolskiye tepkisi..
Aslında bu maçı Dortmund'a kazandıran Podolski olmuştur. Nuri'yi hırslandırıp, gole zemin hazırlamıştır.

Nuri'yi süper oyunu ve bu güzel cevabından ötürü kutluyorum...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Dogville(2003)

2003 yapımı filmi geçenlerde izledim. Çok basit, ucuz ve sıradan bir yapım olmasına rağmen verdiği mesaj o kadar sert ve doğru ki, bütün olumsuz yönleri size unutturacak cinsten. Tiyatro havasındaki sahneleri filmin başında tuhaf gelse de, herkese ve her konuya aynı anda hakim olduğunuzu hissettirmesi çok hoş bence. :)

Filim insanların gerçekten de neredeyse köpeklerden farksız olduğunu anlatmış. Zaten ismi de bu yönde. Karşınızdaki insanın zaafını öğrenince ondan nasıl yararlanabileceğinizi kötü sahnelerle bize geçirmiş ama bu konuda oldukça başarılı olmuşlar diyebilirim.Filmin sonundaki intikam sahnesi ise mükemmeldi. Sadizmin yer yer kendini gösterdiği sahneler yok değildi ama yine de böyle bir final iyi durdu. :)

Alakasız bir filmin alakasız bir yorumlamasıydı. :)

Sonra görüşürüz..

2 Ekim 2010 Cumartesi