Merhaba arkadaşlar. Bugün herhangi bir bilgilendirme olmayacak yazıda, baştan diyeyim de boşa gözlerinizi yormayın. :) Uzun yolculuklarım, ikili ilişkilerim ve çevrem sayesinde bazı şeyleri fark ediyorum. Yani aslında önemsiz şeyler eminim bir çoğunuz için ama takılıyorum böyle şeylere.
İnsanların bencil olduklarını bilirdim ama size hiç saygı göstermeme derecesinde bencil olabileceklerini asla tahmin etmezdim. Maalesef kendisine sağladığınız yarar kadar varsınız. Normal, insancıl bir iletişim kurmak için sağlam insanlar gerekiyor ki pek kolay da bulamazsınız.
İnsanların hatalarını kabullenmemelerinin kronik bir hal aldığını gördüm. Her olaydan sizi sorumlu tutarlar. Asla geçmişe bakmazlar, nerede hata yaptık demezler. Onlar için sadece o an vardır ve o an onlar haklıdırlar. Sizin bağlarınızı koparmanız, terk etmeniz vs. gibi tepkileriniz onlar için saçmadır çünkü suçlu sizsinizdir.
Geçmişe dönmekten bahsetmişken, empati kurmak da önemlidir. İnsan ırkı bu vasfı da sanırım kolay kolay bulamayacak. Empati kitaptan değil hayattan kazanılır. Son moda da, Fawer'ı okuyup empati kurduğunu düşünenler. İnsanlar düşünmezler, düşünemezler, belki de düşünmek istemezler. Söyleyecekleri kelimelere, yaptıkları hareketlere dikkat etmezler. Bunların sizde yaratacağı olumsuzlukları görmezler. Sizi zor duruma düşürdüğünü ya da sizi üzdüğünü veyahut sizi uzaklaştırdığını fark edemezler. Çünkü onlar için "kendileri" vardır. Ve sorarlar, yanlış olan nedir? Tepkinin sebebi nedir.. Ama unutmayın, kendilerini soyutlayarak sorarlar bunu. Siz anlayışsız, duygusuz, tuhaf, anlamsız gelirsiniz. Ve sebep olarak bunları görürler. Bir adım ötesini yine düşünmezler.
İnsanlar, hayat ile izledikleri sanal hayatı karıştırır olmuşlar. Hem de gerçek hayatı "o" sanarak. Sevinçleri sanal, üzüntüleri sanal, aşkları sanal, mutlulukları, heyecanları sanal. Daha doğru ifade ile "basit". Önem verdikleri kriterler o kadar farklılaşmış ki. Ölüm olayı onlar için çocuk oyuncağı halini almış; edep konusu, tırnak içinde belirtmek gerekirse, "demode"; aşık olmaları anlık bir heves, sıkılınca vazgeçilen, yalnız kalınca torbadan kurayla çekilen; saygı ise çok gerilerde kalmış, neredeyse herkes düşman.
İnsanlar doyumsuzlaşmış. Her zaman daha da fazlasını arar olmuşlar. Her şeye sahip olmak isteyen, her şeyden daha da iyisini isteyen ve çok çabuk sıkılan yaratıklar olmuşlar. Bu kadar tüketici olduklarını düşünmemiştim. Kendimi hayata yeni merhaba demiş gibi hissediyorum. Neden böyle bu insanlar anlamaya çalışmaktayım hala. Belki karakterleri böyledir, belki görsel medyadan etkileniyorlardır kim bilir. Ama insan olma vasıflarını gün be gün kaybettikleri aşikar.
Nerede yetişti bunca insan.. Daha doğru soru: nasıl yetiştirildi bunca insan. Daha çok yazacağım şey vardı aslında ama başka zaman yazarım onları da, canım istemiyor şu an. Belki de doğru olan onlardır; tuhaf, salak, anlamsız olan benimdir. Umarım öyledir, aksi takdirde insan ırkının geri dönüşü olmayan bir yolda olduğunu görmek daha da üzer beni.
Akşam akşam gözleriniz yormamışsınızdır umarım, canım sıkkındı öylesine yazdım. :) Yarın belki algoritmalarla dönüş yaparız. :)
Hoşça kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder