11 Temmuz 2010 Pazar

Ivır Zıvır

İyi akşamlar bir kez daha. Az önce dinlediğim Erhan Güleryüz şarkısından sonra nette bir araştırma yaptım. Beni tanıyanlar az çok Erhan Güleryüz'ü dinlemekten zevk aldığımı biliyordur. Ancak son dönemlerde pek takip edememiştim. Asmalımescit adında bir albüm çıkarmış okuduğum kadarıyla. Umarım eskisi gibi devam eder. Şarkıları dışında sevmemin bir nedeni daha var. Neredeyse tüm şarkılarının sonunda okuduğu muhteşem şiirler.. Normalde şiirleri sevmem; daha doğrusu okuyanlarını çok itici ve yapay bulduğumdan, bir dönem şiirlerden nefret ederdim. Fakat Erhan Güleryüz bunu tersine çevirecek kadar iyi şiir okur. Yeni albümünü edinmedim henüz ama inşallah eskisi gibi şarkı sonlarını güzelleştirmiştir.

Tabi söz şiirden açılmışken Can Yücel'i unutmak ayıp olur. Lise öğretmenimiz anlatmıştı bize kendisiyle ilgili bir hikayeyi. Can Yücel bir topluluk tarafından ödüle layık bulunur. Ödülünü almaya gider. Ancak kapıdaki görevli kendisini geri çevirir, buraya giremezsiniz deyip (kendisine hitap ettiği kelimeyi hatırlayamadım) gönderir. Ertesi gün ödülü neden almadığını sorduklarında da, halkım bana ödülümü dün zaten verdi diyerek, mütevaziliğin zirvesine çıkar...

Can Yücel'den geliyor..


Sebepsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe.
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
Güzelliği mi? Bilmez kimse bu soruların cevabını..
Kimi sever güzelini, kimi sever özelini...

Hiç yorum yok: