30 Ekim 2008 Perşembe

Ankara'nın Başkent Oluşu

Beşiktaş maçını takip ederken bir yazı yazayım dedim. Gelin, Ankara'nın nasıl başkent olduğunu birlikte inceleyelim...

Ankara'nın başkent oluşu son derece zorlu bir süreç sonrasında gerçekleşmiştir.Herkes kafasındaki sınırlara uygun yerler öneriyordu. Başlıcaları : Konya, Kayseri, Halep, Şam..Ferit Tek'in düşüncesi daha başka idi. Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan sonra kalacak millî ülkeyi uçları Hopa, Kerkük, İstanbul ve Rodos olan bir dörtgen olarak kabul ediyor. Devlet merkezini bu dörtgenin ortasında arıyordu. Kayseri havalisini coğrafya ve strateji bakımından muvafık bir yer sanıyor, burasını eski yolların birleştiği bir nokta olarak kabul ediyordu. Fakat burada eski Kayseri şehrini değil, yeni kurulacak "Osmaniye" şehrini yeni başkent olarak teklif ediyordu.
İşte Birinci Dünya Harbinden önceki teklifler bu merkezde idi.



Devlet merkezini seçerken iki noktayı göz önünde tutmak icabeder. Biri, her nevi tecavüze karşı yerinden kıpırdamayarak kuvvet ve sükûneti muhafaza edebilecek bir yer olmalı. . Bu itibarla tabiî memleketin merkezini araştırmak lâzım.. Yoksa bir geminin topundan telâşa düşecek bir yerde hükümet merkezi olamaz, ikincisi, hükümet merkezi öyle bir yerde olmalı ki, hükümet nazarını memleketin bütün muhitlerine müsavi surette atfedebilsin. Memleketin bir kenarına çekildiğimiz zaman, vatanın bizden uzak kalan yerlerini unutuveriyoruz. Biliyorsunuz ki, Anadolu bugün baştan başa harabe halindedir, kasaba ve şehir denilen yerleri de öyledir. Niçin böyledir? Çünkü İstanbul'u hükümet merkezi yapmışız ve kendimizi yalnız onun cazibesine kaptırmışız.

İstanbul, en güzel bir şehrimizdir. İşgal altında bulunduğu müddet zarfında bütün Anadolu onun elemini taşıdı. Hâlâ işgal ıstırabından kurtulamamış olan İstanbul'u, İstanbul halkını düşünüyoruz. Fakat bu muhabbetimiz, mutlaka onun hükümet merkezi olması şeklinde tecelli etmemelidir. İstanbul'un hükümet merkezi olmaması ona karşı ne sevgimizi azaltır, ne alâkamızı.

Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şerait içinde yaşamalı ki ne yapmak lâzım geleceğini ciddî surette hissedebilsinler. Her halde bir çok sebepler hükümet merkezinin Ankara, Kayseri, Sivas üçgeni içinde bir noktada olmasını icabettiriyor. Bu üçgenin bir ucunda bulunan Ankara, pekâlâ devlet merkezi olabilir. Esasen hâdisat da orasını merkez yapmıştır. İstanbul türlü bakımdan mevkiini, şerefini mahfuz tutacaktır. Ankara'da oturmakla beraber yine İstanbul'dan daima istifade edeceğiz.

İstanbul, hükümet merkezi olmadıktan sonra tabii, vüs'atiyle, nüfusunun çokluğiyle mütenasip idari teşkilâta malik olacak. . Fakat hiç bir zaman müstesna, mümtaz bir şehir gibi hususi bir idareye malik olmayacak.


Ankara, konumu itibarıyla muhtemel saldırılardan en son etkilenecek şehirdir. Buranın baş şehir olmasının en önemli sebeplerinden biri olarak görüyorum. Ayrıca başkent olmasının yarattığı ortam ile hızla gelişmiştir. Yöre insanları da bu seçimden psikolojik olarak etkilenmiş ve el birliği ile şehri güzelleştirme ve geliştirme çabası içine girmiştir. Velhasıl asıl sebep başkadır. Devlet merkezinin nüfus topluluğunun çekirdek teşkil ettiği yerde, yahut da toplulukları birbirine bağlayan bir noktada da bulunması gerekir. İsterseniz bu konu ile ilgili Sayın Hamit Sadi Selen'i dinleyelim:


Bir nüfus dağılışı haritasına baktığımız zaman ülkemizde nüfusun bazı yerlerde sık, bazı yerlerde seyrek olduğunu görürüz. Kuzey Anadolu'da devamlı bir kesafet göze çarpar. Doğuda kıyı boyuna sıkışan bu kesafet ortada Yeşil ve Kızılırmak havzasında içerilere sokulur. Bu kesafet bölgesinde köy kalabalığı hâkimdir.

Marmara çevresi de ülkemizin kalabalık bölgelerinden sayılır. Burada kesafet kıyılara inhisar etmez, İç Anadolu'ya doğru sokulur, İstanbul gibi karışık unsurları ihtiva eden en kalabalık şehrimiz buradadır. Marmara kesafeti güneyde Ege kesafetiyle birleşir. Bu kesafet de kıyı boyundan ziyade iç ovalarda kendini gösterir ve İç Anadolu'ya doğru sokulur.

Ankara, bu devamlı kesafetlerin ortasında ve Kuzey Anadolu kesafet bölgesinin hemen yakınındadır. Diğer kesafet bölgelerinden Adana, Hatay, Diyarbakır Mardin ve Erzurum Kars kesafetlerine de nisbeten yakın durumdadır.


Tabi ki daha bir çok sebep sayılabilir ancak Ankara'nın başkent olmasının ana sebepleri bunlardır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

http://emuzik.kultur.gov.tr/belgesel.htm
Her ilin güzel bir tanıtımı.